Hani bir film izlersiniz ve etkisinden uzun süre kurtulamazsınız,
Aradan yıllar geçse bile görüntüler, sesler gelir gözünüzün önüne,
Dostlarınıza aktarırsınız, paylaşırsınız,
Bir iş toplantısında örnekler verirsiniz, alıntılar yaparsınız,
Yani, iz bırakır ya hayatınızda..
İşte KARDEMİR tam böyle bir şey...
“Film” benzetmesi öylesine bir benzetme değil, gerçekten film platosu gibi bir alanda ilerliyorsunuz KARDEMİR’de… Safranbolu kısmını saymazsak neredeyse Karabük’ü Karabük yapan devasa büyük bir alanda, birbiri ardına sanayi tesisleri kompleksi, içinde bırakın kamyonları, trenlerin taşıma yaptığı, büyüleyici bir kuruluştasınız.
Bir insan olarak ezici bir şekilde kendinizi küçücük hissettiğiniz, zaten adı da “Yüksek Fırın” olan bir bölümde ilerlediğinizde sıcak, duman, alev topları arasındasınız..”Cevher” kelimesi anlam kazanıyor gözünüzde… Ray ve Profil Haddehanesi’ne geçtiğinizde ısıyla eriyen cevher, metrelerce uzayan kıpkırmızı hatlar halinde şekillenmeye başlıyor alabildiğince…
Uzun uzun anlatmaya gerek de yok aslında.. Bu özel KARDEMİR sayısında okuyacaksınız burada olanları zaten..Ama tek bir cümle ile özetlemek gerekirse, her insan mutlaka bir haddehane görmeli ki, insanı, doğayı ve insanın doğa ile mücadelesini daha iyi anlayabilsin..
Sarmal bir alan burası.. Türkiye Cumhuriyetin tarihi, sanayi atağı, ekonomik mücadelesi, siyasi dönemlerinin tüm izleri, doğal kaynakları, vs.. hepsi var işin içinde.. Biz de Türkiye’nin bu çok özel kuruluşuna yakışır bir özel dergi sayısı hazırladık sizlere. Umarız sizler de bizim kadar etkilenirsiniz…
Saygılarımızla