Sercan Akyıldız (İnşaat Mühendisliği)
Sevince Bayrak (Mimarlık Fakültesi)
Oral Göktaş (Mimarlık Fakültesi)
İstanbul Teknik Üniversitesi
Jüri Görüşü
İç mekânın büyük sergilemelere olanak tanımaması olumsuzluğuna karşılık, mimari fikrin ustaca çözümü, anlatımdaki sadelik, mimari ile strüktürün uyumu, mekân kurgusundaki tutum ve fikrin iletilmesindeki başarısı nedeniyle İkincilik Ödülü’ne değer bulunmuştur.
Mimari Rapor
Kültür merkezleri, kamuyla kurdukları ilişkiler düşünüldüğünde, gücünü mevcut yapıları ve ev sahipliği yaptıkları etkinlikler kadar, kent içinde oluşturdukları kamusal alanlardan da alırlar. Bunun nedeni yapılan kültürel etkinliklerin kapalı bir kutu içinde kentten izole edilmiş, belirli bir kesime ulaşıyor olmasının yerine, tanımlanan boşluklarda daha çok kişiye ulaşabilmesidir. Pompidou ve İstanbul AKM’yi kentle buluşturan, yapıların önlerinde tasarlanmış kamusal meydanlardır. Öneri iki boyutlu kamusal alanın üçüncü boyutta nasıl olabileceğini sorgulamaktadır. Yaratılan kamusal hacmin tanımlanmasında, taşıyıcı sistemin bir parçası olan “iplerin” zemindeki izdüşümleridir. Yapı tasarlanırken kütle kurguları kadar, oluşan boşluklar üzerine de düşünülmüş, yapılan aktivitelerin bu boşluklara da yayılması fikri üzerinde durulmuştur. Zeminde “iplerin” tanımlandığı mekânlar sanat merkezinin kentle buluştuğu hacimlerdir.
Oluşturulan bu hacim gerek yapının iç kısımlarında gerekse boşluklarda sergilenecek üçboyutlu objeler için de uygun bir mekândır. Taşıyıcı sistem kurgusu tüm bu fikirlerin ışığında tasarlanmış ve yapının kavramsal içeriğinin de en büyük destekçisi olarak düşünülmüştür. Yapı, kütleleri boşlukları ve taşıyıcı sistemiyle bir bütün olarak tasarlanmıştır, bu öğeler birbirinden ayrı düşünülemez.
Mühendislik Raporu
17 Ağustos 1999 Körfez ve 12 Kasım Düzce depremleri yurdumuzda büyük maddi zararlara ve can kayıplarına yol açmıştır. Depremlerin yerinin ve zamanının önceden tahmin edilmesi zor olduğundan yapılar yapılırken zemin etüdlerinin yanında yapının statik durumu ve kullanılan malzemelerin türü de bu tip felaketlerden korunma doğrultusunda büyük önem taşımaktadır. Çelik yapılar, süneklik düzeylerinin yüksek olması ve hafif olmaları nedeniyle günümüzde tercih edilir duruma gelmiştir ve kullanımları ülkemizde de günden güne artmaktadır. Bu çerçevede projemizin statik analizleri yapılırken binanın taşıyıcı sistem özellikleri belirlenmiş ve binanın düşey sabit ve hareketli yükler, deprem etkisi ve bu yüklemelerin kombinasyonları altında ayrı ayrı analizleri yapının bulunduğu yerin deprem koşulları ve zemin tipi de dikkate alınarak TS 498, TS 648’e göre yapılmıştır. Analiz sonuçları “Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelik” (1998 Deprem Yönetmeliği) göz önüne alınarak değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucunda uygun seçilen taşıyıcı sistem ve elemanlar yürürlükteki standart ve yönetmeliklere göre boyutlandırılıp, birleşimlerinin düzenlenmesi ile yapının gereken güvenliğe sahip olup olmadığı belirlenmiştir. Buna ek olarak, analiz programları yardımıyla, yapılan, TS 648 ve deprem yönetmeliğine uygun, değişik yükleme kombinasyonları yapıda uygulanarak bu yüklemeler altında oluşan deformasyon halleri gözlemlenmiş ve sınır değerlerle karşılaştırılmıştır. Yapının özellikle arka kısmında sınır değerlerine yakın zorlanma ve deformasyonlar göze çarpmış bu nedenle profil atamaları sırasında bu bölgelere özen gösterilmiştir. Yan duvarlara çaprazlar atanmadan yapılan deprem analizleri ve atandıktan sonraki deprem analizleri arasındaki fark dikkati çekmiş ve çaprazların yatay doğrultuda sistemin dayanımına büyük katkı sağladığı görülmüştür. Platformlar çatıya ve zemine çapı 30 mm’lik ön gerilmeli kablolarla hem zeminden hem de çatıdan bağlanmış böylece sadece konsollardaki yük çatıya aktarılmakla kalınmamış aynı zamanda platformların titreşimi önlenmiştir. Buna ek olarak çok parçalı basınç çubuklarından oluşan kolonlar kullanılmış, TS498,TS648 ve ABYYHY (1.0 G + 1.0 Q ± 1.0 E) (8.1a) uygun olarak profiller atanmıştır. Bu işlemlerden sonra ABYYHY‘de bulunan “8.3.2. Kolonların Kirişlerden Daha Güçlü Olması Koşulu” maddesine göre analiz programlarından alınan verilerle bu kontrol gerçeklenmiştir. Ek ve birleşimler konusunda yine aynı yönetmeliğin 8.3.4.1 maddesine göre kolonların süreklilik arz etmesi sağlanmış, yapı 2. Derece Deprem Bölgesi’nde bulunduğundan kaba bulon kullanımı uygun görülmemiştir. Kolon ve kiriş ek birleşimleri kolon–kiriş birleşimlerinden uygun mesafelerde tasarlanmaya çalışılmıştır. TS648 2.4.2 no’lu maddeye göre gerekli olduğu belirtilen gerilme, stabilite ve deformasyon tahkikleri yapılmış, özellikle en kesitleri sabit çok parçalı basınç çubuklarında görülmesi muhtemel burkulma tahkiki ve konsol olarak çıkan platformlarda görülen sehim sınır durumları yine aynı yönetmeliğin 2.4.2.2 ve 2.4.2.4 maddelerine göre tahkik edilmiştir. Açıklığı geçmek için kullanılan çatıya bağlı ana kirişler tali kirişlerle bağlandığından yanal burkulma boyu küçültülmüş ve yanal burkulma boyu kontrolünde herhangi bir olumsuzluğa rastlanmamıştır. Çok parçalı basınç çubukları arasında yaklaşık 1,3 m aralık bulunduğundan, çubuğu oluşturan her parçanın birlikte çalışmasını sağlamak için örgü çubukları kullanılmıştır. Gerilme kontrollerinde de boyutlandırmaya esas olan en kesitler değerlendirilmiş ve gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Kolon birleşimlerinde bulonlu birleşim kullanılmasına karar verilmiş, ana kiriş birleşimlerinde ise bulon ve kaynak birleşimleri aynı anda kullanılarak tasarımı düzenlenmiş, gerekli levha kalınlığı düşünülmüştür. Genel tertip kuralı olarak kalınlığı 4 mm veya daha küçük eleman kullanılmamıştır.
