PROJE EKİBİ (Başvuru sırasına göre)
Doğukan Bilici – Yıldız Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü
Hüseyin Sezer – Yıldız Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü
Yılmaz Tayyip Kibar – Yıldız Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü
Zahraa Talib Hashim – Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
Oğuzhan Tutucu – Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
Revşan Toprak – Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
Furkan Gedik – Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
DANIŞMAN
Doç. Dr. Fatih Alemdar – Yıldız Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü
Dr. Öğr. Üyesi Ali Osman Kuruşçu – Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
MİMARLIK RAPORU
Hatay’ın Antakya ilçesinde gerçekleştirilmek istenen projenin alanını belirlerken ilk olarak yapılan projenin depreme dayanıklı olması açısından zemin etüdü değerlerinden yola çıkıldı. Antakya merkezinin kurulduğu eski yerleşim, Asi Nehri’nin kıyısında alüvyonlu toprakların üstüne inşa edilmiştir. Bu topraklar hem depreme dayanıksızdır hem de nehrin kıyısında olması nedeniyle sel felaketi riski taşımaktadır. Aynı zamanda eski medeniyetler Asi Nehri’nin kıyısına yerleştiği için yapılar yapılırken tarihi eser çıkması durumlarıyla karşılaşılmıştır. Biz önerimizde zemin sınıfı olarak depreme daha uygun olan Hatay EXPO’nun yanında bulunan Doğanköy ilçesine bağlı bir parseli seçtik. Önerimiz, yeni yerleşimlerin depreme daha uygun zeminlere kurulması ve Antakya’nın eski merkezinin de bulunduğu Asi Nehri çevresi çıkarılan tarihi eserlerle birlikte büyük bir açık hava müzesi olarak bırakılması yönündedir.
Hatay’da gerçekleştirdiğimiz çelik konstrüksiyonlu eğitim projesi, geleneksel eğitimin yanı sıra depremden sonra ortaya çıkan mesleki eğitim ihtiyacına cevap vermeyi de amaçlamaktadır. Hatay’daki depremzede öğrencileri eğitim kompleksimizde; devlet kurumlarının belirlediği müfredatların yanında, inşaat teknolojileri bilişim teknolojileri, makina, elektrik elektronik, motor gibi teknik bölümler ve müzik, resim, el sanatları gibi güzel sanatlar bölümlerinden ilgili oldukları alana yönlendirerek gelecekte meslek sahibi olan, kendilerine yetebilen, nitelikli bireyler olarak yetiştirmeyi hedefliyoruz. Bu sayede projemiz öğrencilere geniş bir yelpazede beceri kazandırma fırsatı tanımaktadır.
Projenin mimarisi Hatay’ın kültürel mirasını koruyacak şekilde tasarlanmıştır ve Hatay’ın tarihsel öğelerinden olan avlularla desteklenmiştir. Açık ve yarı açık alanlarla Hatay’ın tarihsel dokusu korunurken aynı zamanda depremden etkilenen öğrencilerin sosyalleşmesi ve psikolojilerinin iyileşmesine katkı sağlanması amaçlanmıştır. Bu, öğrencilere eğitimin yanı sıra Hatay’ın zengin kültürüyle derinlemesine bir bağ kurma şansı verecek ve depremzedelerin yeni hayatlarına uyumunu kolaylaştıracaktır.
Tasarım kararı olarak kütlelerin parçalı yerleşimi tercih edilmiştir. Bu yapılar arasında doğal avlular, açık alanlar kalması sağlanmıştır. Bu aynı zamanda depremden etkilenmiş ve kapalı alanda kalmak istemeyen öğrencilerin psikolojilerinin iyileşmesine de yardımcı olacaktır.
Eğitim kompleksi içinde yer alan zeytinliklerde öğrenciler, zeytin yetiştirme ve tarım alanlarında çalışma imkânına sahip olacaklar. Bu düşünceyle tarımın yanında doğayla iç içe bir yaşam sağlayıp çevre bilincini de artırarak sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmak ve duyarlı bireyler yetiştirmek amaçlanmıştır.
Projenin içerdiği yapılar arasında, yurtlar, eğitim alanları, atölyeler, laboratuvarlar, ortak çalışma alanları, kütüphane, yemekhane, sağlık binası, psikolojik destek birimi, konferans salonu, kapalı ve açık spor kompleksi, sosyal alanlar gibi pek çok alan bulunmaktadır.
Projede; depremzede öğrencilerin kaybettiği barınma ihtiyacını karşılamak için yurtlar tasarlanmıştır. Bu yurtlar evlerini kaybettikleri için çadırkentlerde kalan ve ulaşım sorunu yaşayan veya Hatay’a dönemeyen öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını karşılayarak Hatay’a dönüş sürecine katkı sağlayacaktır.
Alanın yanındaki zeytinlik korunarak, yapı fiziği kuralları ve sürdürülebilirlik ilkeleri gözetilmiştir. Bu, projenin sadece bir eğitim merkezi olmanın ötesinde, aynı zamanda çevreye ve doğaya saygılı bir yaklaşımı temsil ettiği anlamına gelmektedir.
Projemizde çelik taşıyıcı kullanmamızın sebebi ilk olarak, çeliğin depreme karşı dayanıklı bir malzeme olmasıdır. Ülkemizde yaşanan ve pek çok şehrimizin etkilendiği son büyük depremde çelik taşıyıcılı yapılar depremi en az hasarla atlatmıştır.
İkinci olarak, Hatay’ın yeniden inşası sürecinde öncelikli olarak karşılanması gereken en temel ihtiyaçlardan olan eğitim ihtiyacı için hızlı yapım süreciyle çelik yapılar öne çıkmaktadır.
Üçüncü olarak; çelik, esnek ve modüler bir malzemedir. Bu da çelik taşıyıcıyla geniş açıklıklar geçilmesine izin vermektedir. Çelik, hem yaratıcı tasarımlar yapılmasına olanak sağlamakta hem de tasarlanan yapıyla beraber ilerde tasarlanacak yapılar için bir önayak olma niteliği taşımaktadır.
Son olarak çelik, sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir bir malzemedir. Geri dönüştürülmüş çelik kullanımı, çevre dostu yaklaşımı destekler ve enerji tasarrufu sağlar.
MÜHENDİSLİK RAPORU
Günümüzün gelişen dünyasında çelik yapıların önemi her geçen gün artmaktadır. Çelik yapılar estetik tasarımları, hafifliği, dayanıklığıyla ve inşaat sürecine sağladığı hız ile ön plana çıkmaya başlamıştır.
Çelik yapılar, mühendislik prensiplerini en üst düzeyde kullanarak, deprem dayanıklılığı, uzun ömür ve çevresel etkilerle mücadele yetenekleriyle sürdürülebilir yapılar inşa etmek amacıyla tercih edilmektedir. Bu mühendislik raporu, projemizin tasarım, malzeme seçimi, dayanıklılık analizleri ve inşaat süreci gibi kritik unsurlarını detaylı bir şekilde ele alarak, çelik yapılar alanındaki mühendislik uzmanlığımızın nasıl uygulandığını açıklamayı hedeflemektedir. Çelik yapılar, mühendislik ve mimarlık yaratıcılığı ile teknik hassasiyetin mükemmel bir birleşimidir. Bu raporda, bu disiplinler arasındaki dengeyi koruyarak, projenin öngörülen tasarım standartlarına uygun yapımı açıklanmıştır. İlerleyen sayfalarda, çelik yapı tasarımımızın temel prensipleri, malzeme seçim süreci, dayanıklılık analizleri ve inşaatın kritik aşamaları ayrıntılı olarak incelenecektir. Bu rapor, çelik yapı mühendisliği disiplinindeki en yüksek standartlara uygunluğumuzu ve projemizin başarılı bir şekilde tamamlanmasını sağlamak için uyguladığımız mühendislik ilkelerini vurgular.
Kampüsün taşıyıcı sistemlerinde çelik sınıfı olarak S275 tipi HE500B, HE300B, çapraz elemanlarda TUBO 139,7x4mm ve toprağın altına giren yerlerde betonarme perdeler (C40/C50) tercih edilmiştir. HE500B kullanılma sebebi geniş açıklıkları kolonsuz geçebilmeye ve aynı zamanda malzemeyi fazla yük alan yerlerde de kolon olarak kullanabilmeye elverişliliği açısından kampüsümüzde bulunan spor salonu, konferans salonu ve altında sosyal alan bulunan derslik yapılarının ölçüleri ve mimari isteklerin göz önüne alınması sonucu gerekli yapıların üzerindeki sirkülasyonlar dışında deprem, rüzgâr, kar, bölgede zaman zaman gerçekleşen ve gelecekte gerçekleşme sıklığının artmasını beklediğimiz kum fırtınaları, küresel ısınmadan dolayı artan ve ilerleyen senelerde yeni rekorlar kıracak sıcaklık faktörleri hesaba dâhil edildiğinde bunların hepsinin kesişim kümesindeki en ekonomik (fayda/maliyet oranı en optimum) olan profil olmasıdır.
TUBO139.7x4mm ise taşıyıcı sistemimizin olası bir deprem ile zorlanmasında yer yer kopmalara yol açacak fakat yenisiyle kolay değiştirebilecek, maliyet olarak düşük ve yapımızı ağırlaştırmayan en etkili malzeme olarak seçilmiştir. Kısacası bu eleman bize hasar almanın sözünü veriyor fakat yapılarımızın taşıyıcı sistemini zarara uğratmayacağını garanti ediyor.
Kampüste bulunan yurt yemekhanesi ve kütüphane binalarında ise mimari taleplerin bizden beklentisini diğer binalarda kullandığımız zaman hem malzemelerimiz kendimize kritik değer belirlediğimiz %65 değerinden fazla çalışıyor, hem de mimari istekleri karşılayamıyordu. Bu sebepten kampüste bulunan bu iki binada HE300B ve TUBO elemanlardan oluşan düzlem kafes taşıyıcı elemanlar tasarlandı.
Spor salonu ve konferans salonu çatıları için uzay kafes sistem düşünüldü fakat bu alanların çatıları diğer binalara nazaran havalandırma, elektrik, ışıklandırma, ses ve görüntü teçhizatı olarak çok daha ağır yükler taşıdığı için verilen deprem etkisi altında kendimize kritik belirlediğimiz yüzdemizden fazla çalışıyordu. Bunu engellemek için uzay kafes tasarımını değiştirmek ise olası bir hasar alma durumunda uzay kafesin yeniden onarılması konusu göz önüne alındığında bunu çok zorlaştırıyor ve diğer binalara nazaran hayli uzun bir süre kullanım dışı kalmasını sağlayabilecek potansiyel taşıyordu. Bu sebepten buralarda uzay kafes sistemleri yerine mimari isteklerden olan daha fazla teçhizatı kaldırabilmenin en sağlıklı yolunu bu yapılarda kampüs bütünlüğünü bozmadan yine HE500B kesitli sistemleri tercih ettik. Kampüste bulunan binaların en ufağından en büyüğüne kadar hepsine hitap edebilecek ve bunların bütün yüklerini taşıyabilecek bir malzemeyi en uygun, en hafif ve en ekonomik olacak şekilde tespit edebilmek için ilk olarak gerekli yük büyüklükleri hesaplanmış, seçeneklerimiz arasında bulunan ağırlıklı HE-A, HE-B ve IPN kesitlerin oluşturduğu listemizden danışman hocamız Sn. Fatih Alemdar ve Sn. Ali Osman Kuruşçu hocalarımızın yardımıyla itina ile seçilmiştir.
Kampüste yer alan binaların taşıyıcı sistemlerinde yalnızca üç farklı elemanın tercih edilme sebepleri arasından en büyüğü çeşitliliğin az olmasını sağlamak ve üretiminin olabildiğince hızlı olmasını desteklemektir. Yüzyıllardır büyük depremlere ev sahipliği yapmış olan bölgede binalarımız 6 Şubat depremlerinde olduğu gibi olası öngörülemeyen yıkıcı etkisi bölgenin bilinen potansiyelinin çok üzerinde olacak depremler yaşayabilir, bu sebepten hasar alsa bile yeniden üretiminin hızlı olması ve bölgede sıkıntı yaşayacak olan diğer sakinlere ev sahipliği konumunu hızlı bir şekilde alabilmesi, yeri geldiği zaman büyük açıklıklarıyla depo, hastane vs. olarak kullanıma hızlıca sokulabilmesi için malzeme çeşitliliği ivedilikle düşük tutulmuştur.
Yönetmelik olarak TS EN 1991-1-3, TS EN 1991-1-4, TBDY-2018, AISC/ASD 1989 ve Türkiye Çelik Yapı Yönetmelikleri kullanılmıştır. Bina analizleri için SAP2000 kullanılmış, birleşimlerin analizleri İdeaStatica ile taşıyıcı sistem çizimleri ise Tekla Structures programı ile yapılmıştır. Kampüsümüzdeki sehim değerlerinde kolon ve kiriş kesitlerimiz için yönetmelikte yer alan L/360 ve L/240 kurallarına riayet edilmiştir. Seçilen bu taşıyıcı sistem elemanlarının (HE500B, HE300B ve TUBO 139.7x4mm) izin verdiği kadar kampüsün kritik bölgelerinde kullanım amacına yönelik hizmet vermesi amacıyla limitlerine yaklaşılmış fakat bölgenin bize 6 Şubat 2023 tarihinde bizlere göstermiş olduğu ve ülkemizi yasa boğan deprem felaketlerinin 1 günde 2 tane olabilme olasılığı nedeniyle elemanın gerçek limitine %35 gibi ciddi bir pay bırakılarak kampüsün her detayında verilen deprem en karlı ve en rüzgârlı günde bile olsa %65 limitini aşmayacak şekilde dizayn edilmiştir. Bu kadar güvenli tarafta kalınma sebebi ise bölgede bir kere yaşanmış olan en karlı günde 2 deprem senaryosunun bir daha yaşanmayacak olmasının garantisini günümüz teknolojisinin bize tam olarak verememesidir.
Kampüsümüzdeki:
1 ve 3 numaralı yapılarımızda periyodumuz T=1,127 saniyedir ve maksimum sehim değerimiz U=4,308cm ile en üst kattadır ve güvenli bölgededir.
2 numaralı yapımızda periyodumuz T = 0,729 saniyedir ve maksimum sehim değerimiz U=3,8cm ile en uzun açıklığın olduğu bölgede gözlemlenmiştir ve güvenli bölgededir.
5 numaralı yapımızda periyodumuz T = 0,494 saniyedir ve maksimum sehim değerimiz uzun açıklık bölgesindedir U=1,385cm ile güvenli bölgededir.
6 ve 7 numaralı eğitim yapılarımızda maksimum periyodumuz T = 0,877 saniye ve maksimum sehim değerimiz U = 1,068cm ile sınıfların olduğu konsol bölgesindedir ve güvenli bölgededir.
8 ve 9 numaralı eğitim yapılarımızda hesaplanan en büyük periyodumuz T = 0,6037 saniye ve en büyük sehim değerimiz U=1,001cm ile köprü uç kısımlarında gözlemlenmiştir ve güvenli bölgededir.
10 numaralı binamızda en büyük periyodumuz T = 0,699 saniyedir ve en büyük sehim değerimiz T=2,330 saniye ile tribünde gözlemlenmiştir ve güvenli bölgededir.
11 numaralı binamızda en büyük periyodumuz T=0,40 saniyedir ve en büyük sehim değerimiz T=1,794 ile çatıdaki uzun açıklığımızda gözlemlenmiştir ve güvenli bölgededir.
Belirtilen hesaplar yapılırken gerekli deprem, kar, rüzgâr yükleriyle beraber binaların kullanımında sıradan bir gündeki mevcutları ve beraberindeki yükleriyle beraber hesaplanmıştır. Alınan kar, rüzgâr yüklerinde ve bölgede oluşabilecek maksimumun %10 fazlasıyla çalışılmıştır ve sıcaklık etkisinde gelecek en az 30 yılın en sıcak günü öngörüsü baz alınmıştır.
JÜRİ DEĞERLENDİRMESİ
Özellikle çevre verilerini ve çevreyi iyi analiz eden bilgileri içerdiğinden projenin olgunlaştığı değerlendirildi ve üçüncü boyutta mekânları birleştirmek ve avlu kurmak ama avluyu kurarken de vantilasyonu düşünmek fikri de çok rasyonel bulundu. Bölgesel iklim koşulları analizinin başarılı olduğu, mimari tasarımının zarif ve organize olduğu değerlendirildi. Statik projesi ve mühendislik raporunda bazı eksiklikler olduğu görüldü.
“HATAY’DAKİ YENİ YERLEŞİMLER
ESKİ MEDENİYETLERİN İZLERİYLE
YENİDEN KURULMALI”
SteelPRO 2023’te Eşdeğer Ödül almaya hak kazanan, Hatay şehrinin kültürünü ve tarihini göz önüne almasının yanı sıra öğrencilerin sosyalleşmesini de merkezine koyan 6 Şubat Meslek Lisesi projesiyle ilgili ayrıntıları yarışma ekibi Çelik Yapılar Dergisi için anlattı.
Projenizde zemin özelliklerini dikkate aldığınızı görüyoruz. Aynı zamanda Hatay’ın kültürel mirasını yansıtmayı hedefliyorsunuz. Bu düşüncelerinizin ardında yatan nedenleri sizden öğrenebilir miyiz?
Hatay tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Kurulan her yeni medeniyet eskilerin üzerine eklemlenerek Hatay'ın kültürel mirasını oluşturmuştur. 29 Haziran 1939'da oy birliğiyle Türkiye Cumhuriyeti'ne katılan Hatay yeni bir kimliğe kavuşmuştur. Yaşanan deprem sonrasında büyük bir çoğunluğu yıkılan Hatay'ın tekrar kurulması gerekli hale gelmiştir. Bu bağlamda yeni yerleşimin eski medeniyetlere saygı duyarak ve izlerini devam ettirerek kurulması gerekmektedir. Biz de bu tarihi koruma bilincine katkı sağlamak adına proje sürecine ilk olarak zemin araştırması yaparak başladık. Ayrıca gelecekteki şehir yerleşiminin nasıl olacağı konusunda alanında yetkin insanlarla fikir alışverişinde bulunduk.
Antakya merkezinin kurulduğu eski yerleşim, Asi Nehri’nin kıyısında alüvyonlu toprakların üstüne inşa edilmiştir. Bu topraklar hem depreme dayanıksızdır hem de nehrin kıyısında olması nedeniyle sel felaketi riski taşımaktadır. Aynı zamanda eski medeniyetler Asi Nehri’nin kıyısına yerleştiği için kazılarda tarihi eser çıkması durumlarıyla karşılaşılmıştır. Biz önerimizde zemin sınıfı olarak depreme daha uygun olan bir parseli seçtik. Önerimiz yeni yerleşimlerin depreme daha uygun zeminlere kurulması ve Antakya’nın eski merkezinin de bulunduğu Asi Nehri çevresinin çıkarılan tarihi eserlerle birlikte büyük bir açık hava müzesi olarak bırakılması yönündedir.
Ele alınması gereken bir diğer konu da deprem sebebiyle göç etmek zorunda kalmış insanların yurtlarına geri dönmesi... Bireylerin mimari ve kültürel belleklerinin analiz edilmesi gerekmektedir. Bu bellek, bireyin hatırladıklarının ne kadarının mekânsal olduğu, mekânın akılda kalan yönlerinin neler olduğu üzerine kurulan bir model çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu sebeplerle geçmişi korumak insanların geri dönüşüne de katkı sağlayacak unsurlardan birisidir. Bahsettiğim bilinçle tasarımımızda hem geçmişi hem de geleceği korumayı hedefledik.
Eşdeğer ödül kazanan projenizde depremden etkilenen öğrencilerin sosyalleşmesini dikkate aldığınız görülüyor. Ayrıca psikolojik etkileri de göz önüne aldığınız fark edilmekte. Bu konu hakkında düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Deprem sonrası ortaya çıkan sosyo-psikolojik problemlerin azaltılması amacıyla, öğrenciler arasındaki etkileşimin güçlendirilmesi önemli bir hedef olarak belirlendi. Bu bağlamda, yeşil dokuya entegre edilmiş, avlulu ve parçalı bir yerleşim dokusu oluşturularak açık sirkülasyonlu ve avlularla bütünleşik bir tasarım benimsendi. Bu yaklaşımın temelinde, yetişkinlerin ve özellikle çocukların deprem endişesiyle merdivenlerden hızlı bir şekilde inme refleksi geliştirmeleri yatmaktadır. Ayrıca, depremden etkilenen insanların psikolojisi üzerinde olumsuz etkileri olan çok katlı yapılar yerine, az katlı ve doğal çevreyle uyumlu bir plan kurgusu tercih edildi.
Öğrencilerin birbirleriyle sosyalleşmesine ve gelişimlerine katkı sağlayan unsurların yani okul bahçesi, doğal avlular oluşturulması ve zeytinlikler gibi mevcut yeşil dokunun korunması dikkate alındı. Eğitim yerleşkesi, sadece eğitim alanları değil, aynı zamanda öğrencilerin yeteneklerini geliştirebilecekleri, bireysel ve grup çalışmalarını sürdürebilecekleri; fiziksel, bilişsel ve duygusal gelişimlerini destekleyen bir "ikinci ev" olarak tasarlandı.
Projeyi tasarlarken hangi programlardan yararlandınız?
AutoCAD, SAP2000, Tekla Structures, SketchUp programlarından yararlandık.
Çelik kullanımının bu projeye ve size sağladığı katkılar nelerdir?
Çeliğin yüksek çekme ve basınç dayanımı sayesinde geniş açıklıklar öngörülen tasarım standartlarına uygun şekilde geçilerek daha hafif bir taşıyıcı sistem elde edilmiştir. Elde edilen bu hafif taşıyıcı sistem ve çeliğin bize sağladığı süneklik yapılarımızın deprem durumlarında enerjiyi sönümlemelerine ve gelen kuvvetleri homojen dağıtmalarına olanak sağlamıştır. Ayrıca çeliğin esnek, modüler bir malzeme olması sayesinde gelişmiş hesap yöntemlerinin kullanılmasıyla birlikte yapıları daha rahat tasarlama olanağına sahip olduk. Bunlarla beraber çeliğin hızlıca üretilip kolayca monte edilebilmesi; strüktür sistem tasarımlarını değişen durum, ihtiyaçlar ve yenilikler karşısında kolayca uyarlanabilecek şekilde düzenlenmesine katkı sağlamıştır.
SteelPRO 2023 size mesleki anlamda neler kattı? Yarışmadan edindiğiniz deneyimleri bizimle paylaşır mısınız?
Bu yarışma bize belirli yapısal sorunları çözmek için kendi beceri ve bilgilerimizi kullanma fırsatı tanıyarak gerçek dünya sorunlarına karşı daha etkili bir şekilde çözüm üretebilme fırsatı sunmuştur. Disiplinler arası olan bu yarışmada, inşaat mühendisliği ve mimarlık öğrencileri olarak birlikte çalışarak farklı yetenek ve bakış açıları kazanırken, ekip içinde iletişim, sorumluluk paylaşımı ve koordineli takım çalışması becerilerimizi de geliştirdik. SteelPRO 2023, iş hayatı öncesinde bize mesleğimiz ile ilgili büyük bir deneyim kazandırdı.