TR|EN
Actual Content
Steelorbis
Depreme Dayanıklı Binalar
Newsletter
Tevfik Seno Arda Lisesi
Publications > Çelik Yapılar
Sayı: 80 - Ocak / Şubat 2023

Gündem




DEPREMLE BERABER GELEN EKONOMİK YIKIM


Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesinden Prof. Dr. Sabri Burak Arzova, 06 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan Depremleri’nin getireceği ekonomik sonuçlara değindi.

06 Şubat 2023 sabahı muhtemelen bizden sonraki nesillerin “Büyük Felaket” olarak adlandıracakları çok büyük bir depreme uyandık. Cumhuriyet tarihinde 1939 yılından bu yana yaşanan en büyük yıkım, en büyük acı toplumun tüm kesimlerini en derinden etkileyen bir olayla karşı karşıyayız. Şehirler neredeyse tamamen yok oldu.



En küçüğünden en büyüğüne hepimiz canlarını kaybedenlere hüngür hüngür ağlarken, hayatta kalanlara nasıl yardımcı olabileceğimizin telaşı içerisindeyiz. Dünyanın her yanından kurtarma ekipleri geldi, enkaz altından çıkan her kişiyi kendi ailemizden biri gibi görüp mutluluk gözyaşları döktük. Enkaz altında vefat edenlerin hikâyelerini de yine kendimizle özdeşleştirdik. Milletçe çok büyük bir travma geçiriyoruz. Günler ilerledikçe yaşanan kayıpların büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor. Açıklanan rakamlara göre on binlerce kişi hayatını kaybetti. Nereye kadar gideceğini bilemiyoruz.



T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ilgililerinin yaptığı, 23 Şubat 2023 tarihli açıklamaya1 göre yürütülen çalışmalar kapsamında 1 milyon 430 bin 363 binadaki 4 milyon 874 bin 588 bağımsız bölümün incelendiğini, deprem bölgesindeki hasar tespit çalışmalarında yüzde 84’e gelindiğini biliyoruz. Hesaplamalarıma göre yaklaşık en az 550.000 konut oturulamaz halde. İncelenen binalar sadece konut değil. Ticari yerler, fabrikalar da bu tespitlerin içerisinde. Servet kaybı çok büyük. Evlerle birlikte kaybolan ev eşyaları kullanılamaz hale gelmiş binek ve ticari otomobiller çalışamaz duruma gelmiş makina parkları, kullanılamaz hale gelmiş ticari mal stokları, kaybedilmiş ev eşyaları, özel tüketime ait eşyalar, şehirlerin yeraltı yer üstü düzenleri diye düşündüğümüzde daha önce emsali görülmemiş bir maliyet dökümü ile karşı karşıyayız.



Kendi adıma aşağıdaki şekilde bir sınıflandırmaya gittim. Elbette bu sınıflandırmaya eklenecek hususlar vardır. Verilere ulaşmak konusunda sıkıntıların yaşandığı, doğru verinin hangisi olduğunu kestiremediğimiz günlerden geçiyoruz. Örneğin, sigortacıların yaptıkları hesaplamalar bana çok iyimser geliyor. O nedenle hem olumlu hem de olumsuz olmak üzere iki farklı senaryo üzerinden ilerliyorum. Maddeler halinde bir maliyet dökümü, olayın büyüklüğünü kaba taslak anlamak için yeterli olacaktır. Tabii öncelik sırası servet kaybında. Buna göre ana grup fiziki kayıpların yer aldığı Servet Kaybı grubu.



A. Servet Kaybı

Yıkılan Konutlar

Yıkılan Fabrikalar

Yıkılan / Bozulan Altyapı

Yıkılan / Bozulan Üstyapı

Hasarlı Makina Parkı

Ev Eşyası Kaybı

Yastık Altı Servet Kaybı

Binek Otomobil Kaybı

Ticari Otomobil Kaybı

Ticari Mal Kayıpları



   Limandaki Kayıplar

Limanın yeniden İnşası

Konteyner Kayıpları

İthalat Kayıpları

İhracat Kayıpları



   Tarımsal Kayıplar

Hayvan Varlığı Kaybı

Hayvansal Üretim Kaybı

Bitkisel Üretim Kaybı



B. Gelir Kaybı

1. Bireysel Gelir Kaybı

İş Yeri Kayıplarından Doğan Çalışamama Kaybı

Stok Kaybı

Kira Geliri Kaybı

Tahsilat Kaybı

 

2.Devletin Gelir Kaybı

Vazgeçilen Vergi Alacakları

SGK Prim Alacakları



3. Bankaların / Sigorta Şirketlerinin Gelir Kaybı

Vazgeçilen / Tahsil Edilemeyecek Kredi Borçları ve Faizleri

Vazgeçilen / Tahsil Edilemeyecek Prim Borçları



C. GSYH Kaybı



D. Destek ve Ödemeler

Nakit Desteği

Taşınma Yardımı

Vefat Edenlerin Yakınlarına Yardım

Kira Yardımı

Yem Yardımı



E. Sigorta Ödemeleri

Hayat Sigortası

Sağlık Sigortası

Konut Sigortası

Mal Sigortası

Kasko

İş Yeri Sigortası

İş Kaybı Sigortası

İhracat Sigortası / İthalat Sigortası

DASK



F. Diğer Maliyetler

Arama Kurtarma Maliyetleri

Enkaz Kaldırma

Yaralı Bakım Maliyetleri



Bütün bunların yanında ekonomide ilk GSYH düşüşünden birkaç ay sonra ekonominin yeniden hareketlenmesi ve GSYH olumlu katkı sunması beklenen bir gelişme olacaktır. 1999 Depremi’nde de benzer bir durum yaşanmıştı. Benim hesaplamalarıma göre iyi senaryoda 65 milyar ilâ 90 milyar dolar, olumsuz senaryoya göre ise 91 milyar ilâ 120 milyar dolar arasında bir maliyet ile karşılaşacağız. Benim tahminim 90 milyar dolar civarı olacağı yönünde.



Yoğun Dış Göç İhtimali

Çok ağır can ve servet kaybı mevcut. Çadır ve konteynerlerde yaşayan vatandaşlarımızın yeniden konutlarına kavuşturulması yılları alacak bir süreç. Bu öyle bir senede olabilecek bir konu değil. 5 ilâ 10 yıl arası en iyimser tahminler. Üstelik bu bölgelerde yakınlarını kaybetmiş binlerce kişinin şehrin hafızasının kaybolduğu kentlerde yeniden yaşamak istemeyeceği gerçeği de ortada. Muhtemelen depremden en çok etkilenen şehirler en yoğun dış göçe de sahip olacaklar. O nedenle TOKİ üzerinden inşa edilecek kalıcı konutların sadece aynı şehirlerde inşa edilmesi, göç eden depremzedelerin göç ettikleri illerin dikkate alınmaması gerekiyor. Aksi durum ileride telafi edilmesi mümkün olmayacak demografik değişikliklere sebebiyet verebilir.



Bu şehirlerin birer cazibe merkezi haline dönüştürülmesi şart. Cazibe merkezi dediğimizde şimdiye kadar cazibe merkezinden anlaşılan AVM merkezli şehirleri kastetmiyorum elbette. Şehirler yeniden oluşturulurken geçmiş hafızaya yardımcı olması açısından mutlaka şehir planlamacılarıyla çalışmak, uluslararası mimari yarışmalara şehirlerimizin mimarisini açmak lazım. Tek başına TOKİ eliyle yapılacak bir durumun çok uzağındayız.



İstanbul bir sonraki depremin merkezi ve muhtemelen bir sonraki en büyük can kaybının yaşanacağı şehir iken devletin en önemli kurumlarını İstanbul’a taşımaya ve nüfusu 16 milyona yaklaşan2 hatta aşan şehri daha da yaşanmaz hale getirmeye çalışıyoruz. Önemli devlet kurumları yeniden kurulacak şehirlerimize taşınarak bu şehirlerdeki ekonomik ve sosyal hayat yeniden canlandırılabilir.



Depremin yaşandığı şehirlerimiz Türkiye’nin ihracatında en önemli kalemlerden biri olan tekstil sektörünün3 temel girdilerini de sağlayan bir bölge. Ayrıca çelik sektörü için de büyük önem arz eden çok sayıda fabrika depremden etkilenen şehirlerimizde bulunuyor. Bir kesimi dünya ölçeğinde üretim gösteriyor. Bu fabrikaların durumunun ne olduğunu henüz bilemiyoruz. Hiç hasar almamış bile olsalar hayatını kaybeden vatandaşlarımızın çokluğu nedeniyle aynı kapasitelerde üretimi sürdürmeleri çok gerçekçi gözükmüyor. Muhtemel bir dış göçle birlikte bu fabrikalar atıl hale gelebilir. O nedenle bölge insanını bölgede tutmaktan öte bu bölgelere doğru yönelecek nitelikli iş gücünü artıracak projelere de ihtiyaç var.



Olayın çok sıcak olması, yaşanan kayıpların büyüklüğü ve travma nedeniyle kısa zamanda geniş kapsamlı bir proje oluşturmayı beklemek insani de değil. Fakat olayı sadece konut yapma boyutuyla düşünmemek gerekiyor. Yer bilimcilerin söylediğine göre bu şekilde bir felaketin bir daha çok uzun yıllar bu bölgede yaşanması mümkün değil. Bahsedilen süreler 300-500 yıl. O nedenle belki de bundan sonrası için yıkım yaşanan iller Türkiye’nin geri kalan yerlerine göre çok daha güvenli olabilir.



Bölgenin ağır kayıp yaşayan şehirlerinin her biri ayrı bir alanda uzman şehirler haline dönüştürülebilir. Bu alanlar sağlık, lojistik merkez, finans vb. gibi alanlar olabilir. Bütün bunlar yapılırken önümüzdeki en büyük engel yıllardır duymaya alıştığımız “Senden öğrenecek değiliz!” yaklaşımı olacaktır. Tam tersine hepimizin herkesten öğrenecek bir şeyi mutlaka var. Sorunun çözümüne mutlaka ortak akıl ve liyakat ile yaklaşmamız gerekiyor. 


Çelik Yapılar - Sayı: 80 - Ocak / Şubat 2023



© 2014 - Turkish Constructional Steelwork Associaton