Nevzat SAYIN: “Çok ve Hiç”
Mimarlarlıkta malzeme bilgisi ne derece önemli
Mimar Nevzat Sayın: ÇOK
Mimarlarımız malzeme bilgisine ne kadar sahipler?
Mimar Nevzat Sayın: NEREDEYSE HİÇ...
10.08.2010
Çelik Yapılar Dergimizin her sayısında Türkiye'den bir mimarımızla söyleşi yapıyor ve dergi sayfalarımıza konuk ediyoruz.Bu sayımızda mimarlık eğitimini Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Mimarlık Bölümü'nde alan, ardından uzun yıllar Cengiz Bektaş ile çalıştıktan sonra 1985 yılında kendi ofisini açıp, başarılı projelere imza atan Mimar Nevzat Sayın ile bir röportaj gerçekleştirdik. Sayın'ın keskin sözleri bizleri etkiledi ve yapısal çelik sektörü açısından ümitlendirdi.
Bugün sizinle çelik malzeme ve çelik yapılar üzerine konuşacağız ama dilerseniz daha üst bir noktadan başlayalım ve mimarlıkta malzemenin önemi, mimarlarımız malzeme bilgisine ne derece sahipler gibi geniş çerçeveli bir başlangıç yapalım...
Nevzat Sayın: Şimdi bunu ikiye ayıralım : ne derece sahipler, neredeyse hiç, ne kadar önemli, çok. İki tane cevap size . Mimarlıkta malzemenin önemini fark etmek, bu eski yapıların rölevelerini, restorasyon çalışmalarını inceledikçe, malzemenin kendi doğasını yapıyı gördükçe, çok daha iyi anlaşılabilen bir konu. Yani neden o binanın taş yapıldığını, taş yapılınca nasıl yapılması gerektiğini neden bir yapının çelik yapıldığını ve çelik yapılınca nasıl yapılması gerektiğini, bu yapılara baktığınız zaman çok açıklıkla okuyorsunuz ve şunu hemen anlıyorsunuz: büyük açıklık geçmek , daha anıtsal görünmek, geçici olup olmamak, kalıcı olup olmamak gibi çok temel problemleri çok yakından ilgilendiriyor.Bununla başlayıp şöyle bir noktaya çok kolay geliyorsunuz: malzemeyle düşünmek zorundasınız. Betonarmeyle düşündüğünüz bir yapıyı çeliğe, çelikle düşündüğünüz bir yapıyı betonarmeye, betonarme düşündüğünüz bir yapıyı taşa, taş bir yapıyı da ahşaba adapte edemiyorsunuz.Oraya geçerken yapının bütün durumu , ruhu değişiyor.
İşin başında hangi malzeme olacağına karar vermek gerek yani...
Nevzat Sayın : Evet, bu kesin kes böyle. Eğer sonradan kararlar değişiyorsa bilin ki o yapı da değişiyor.
Bizim sektörümüzde Türkiye 'de beton mantığıyla çelik çiziliyor. Söylemi çok duyulur. Siz de buna yakın bir şey söylüyorsunuz galiba...
Nevzat Sayın: Evet çok doğru ve çoğunlukla da böyle bu. Ama beton bir yapıya baktığınız zaman da şöyle düşüneceklerdir. Bunlar taş yapı gibi düşünüyorlar, betonarmeyi de taş yapı gibi yapıyorlar.
Neden böyle oluyor sizce?
Nevzat Sayın:Malzeme üzerinde bir teknolojik tarama yapılmadığı, zihinsel bir faaliyet önemsenmediği için sonuçta biz şöyle kalakalıyoruz: en çok bildiğiniz bir şeyi önümüze çıkan bir projede bir kez daha üretmek durumunda kalıyoruz. Betonun olanaklarının da zorlandığını düşünüyor musunuz? Zorlanmadığı bir ülkede deprem bir felakete yol açabiliyor, bir de zorlansaydı ne olacaktı? Dolayısıyla betonarme gibi düşünülerek çelik yapı projelendiriliyor eleştirilerini yapanlar biraz daha boyutlu bakarlarsa problemin çok daha derin olduğunu görürler. Sorun mimarların düşünmemeleri değil, bu ülkenin düşünme sistematiğinin çarpık olması.
Türkiye'deki toplam yapı sektörü içinde çelik yapıların aldığı pay, dünya ile kıyaslanmayacak düzeyde az. Bu durumun değişmesi ve çelik yapıların yaygınlaşması mimarlarımızın çeliğe önemsemeleri ve kullanmak istedikleri ile doğrudan alakalı. Mimarlarımıza bu anlamda önemli bir görev düşüyor.
Nevzat Sayın: Peki ben de size sorayım o zaman, çelik neden yaygınlaşsın?
Çünkü çelik çok özel avantajlara sahip bir malzeme ve çeliğin bu avantajlarına hepimizin ihtiyacı var.Sağlamlığı, dayanıklılığı, uzun ömürlülüğü, kontrole açık olması, yapıda değişikliklere olanak tanıması, hızlı yapılması gibi çok temel özellikleri olan çelik ile endüstri yapıları, ticari yapılar, kamu yapıları, nihayetinde konutlar yapabilmek Türkiye için de önemli olmalı. Biz dernek olarak proje çeliği gerektiriyorsa bundan kaçınmamak gerek diyoruz. Ama görüyoruz ki mimarlarımız proje çeliği işaret etse bile çelikten kaçıyorlar.
Nevzat Sayın: Evet bunlar doğru hatta daha da fazlası var. Mesela ben daha da ileriye götüreyim isterseniz, betonarme ile yapabileceğiniz bir yapıda bile , 6 metre açıklık geçen, 6 yada 6 çıkışları olan bir yapıda dahi, şantiye size uzaksa, şantiyeyi kontrol etmeniz zorsa, o yapıyı paket haline getirip bir tıra yükleyip göndermek istiyorsanız… gibi hiç azımsanmayacak özellikleri var çeliğin . bence çelik sadece büyük açıklık için değil, evet bir tarafı bu belki ama aslında isterseniz betonarme ile de yapabileceğiniz, teknik anlamdaki verilerini çok zorlamayacak bir yapıda bile üretiminizi atölyeye yoğunlaştırılıp , şantiyenizi montaj şantiyesi haline getirip, çok daha nitelikli ve kolay denetlenebilir bir şantiye elde etmek istiyorsanız, bence çeliğe doğru gitmekten başka bir şansınız yok. Çünkü beton prefabrikasyon bunu sağlamıyor.
Çeliği böylesine önemsemeniz sevindirici, bizim mimarlarımızdan beklediğimiz düşünce yapısı da bu ama sonuçlar hiç de böyle çıkmıyor, mesela siz ilk çelik yapınızı ne zaman nasıl yaptınız?
Nevzat Sayın: Ben daha ilk yapımda çelik yaptım. 18 metreye açıklık içinde hiç kolon istemediğim için çelik yaptım.
Zorlandınız mı?
Nevzat Sayın:Hayır zorlanmadım çünkü işverenle aramda iyi bir uyum vardı, ben şanslıydım.
Çelik yapıda mimar-mühendis ortaklığı, uyumu önemli. Türkiye'de mimarlarla mühendisler ortak çalışmaya pek alışık değiller, mimarlarımız çelik çizdikleri projenin mühendisler tarafından değiştiğini öne sürüyorlar, katılıyor musunuz?
Nevzat Sayın:Çeliğe çok aşina mühendislerle çalıştığım için böyle bir sorun yaşamadım ben. İlk işimde çelik kullandım.Ama ben zaten Cengiz Bektaş ile yetişmiş bir adam olduğum için kendi başıma ilk işimdi ama çok daha fazla deneyimliydim.Ustadan öğrenilmiş bilgilerle malzeme nedir, çelik nedir, yapımcıyla nasıl konuşulur,işveren nasıl ikna edilir, bunları iyi öğrenmiştim ve hayli genç bir vakitte öğrenmiştim.Cengiz Bektaş malzemeyle düşünen biri. Ben de ondan bu disiplini aldım.
Mimarlık eğitiminiz içinde nasıl bir çelik eğitimi almıştınız?
Nevzat Sayın: Okulda sıfır, yani hiç.
Bu derin bir konu ve şimdiye kadar söyleşi yaptığımız mimarlarımızın çoğunluğunda da aynı şeyi duyuyoruz, mimarlık eğitiminde çeliğe hiç yer verilmiyor maalesef. Okullar ağırlık olarak betonarme eğitimi veriyor.
Nevzat Sayın: Bence en önemlisi o.Çünkü oralarda çok ciddi bir biçimlenme var Türkiye'de usta-çırak ilişkisiyle çalışmak da çok yaygın bir yöntem olmadığı için mimarlar okulda öğrendiklerinden çok etkileniyorlar.Bizim şu anda Bilgi Üniversitesi'nde kurduğumuz Mimarlık Yüksek Lisans Programı var. 20 öğrencimiz var, bunların hepsi kendi okullarında çok başarılılar.Fakat görmeniz lazım, strüktür bilgisini bırakın hissi bile sıfır.
Bir bina nasıl ayakta durur biliyorlar yani?
Nevzat Sayın: Hiçbir fikirleri yok. Okulunun birincisi falan ama bir yapı nasıl ayakta durur hiçbir fikri yok.
Bu çok vahim değil mi?
Nevzat Sayın:Çok vahim tabii,Derin bir vehamet. Belki biz sizin derneğinizle bir şeyler yapalım.Bunu konuşalım sonra.Bizi bir şekilde destekleyin, önemli bir çelik yapıyı görmelerini sağlayalım belki..
Siz çelik malzemeyi sever misiniz?
Nevzat Sayın:Evet tabii. Ama ben bütün malzemeleri severim. Bence çelik olağanüstü bir malzeme, açıkta bırakabiliyorsunuz mesela.
Biz broşürlerimizde çeliğin mimarlara sınırsız olanaklar sağladığını belirtiyoruz, Çelik mimarın hayallerini gerçekleştirir, çelik sınırsız olanaklar sağlar, sınır mimarın hayal gücündedir diyoruz.Katılıyor musunuz bize?
Nevzat Sayın: Evet doğru bir söylem. İşte Mikadonun Çöpleri gibi bina yapabiliyorsunuz.
Türkiye'nin yapısal çelik sektörünü ne kadar tanıyorsunuz? Sizce Türkiye'de çelik yapabilmek için malze4me, mühendislik bilgisi, kaliteli imalatçılar, sektörü destekleyen bir sanayi var mı? Bu alanlarda sorun yaşıyor musunuz?
Nevzat Sayın: Çok iyi malzeme var.Bizim büromuzda çalışan her elemanın yanında çelik abakları vardır. Projeyi ilk tasarlarken HPI mı kullanılacak, IP mi kullanacağız bu bilgiye hakimiz biz, kararlarımızı vermişizdir.Ama problem şu malzemede: Türkiye'de neden demiryolu yapılmamıştır gibi bir şey bu. Benim inandığım dünya içinde bu böyle açıklanır. Bu ülkede otomotiv sektörü gelişsin diye demiryolu yapılmamıştır.Türkiye'de yapısal çelik sektörü de gelişebilirdi.Yerli üreticiler ne güne duruyor? Bu zamana kadar yerli üreticiler ne idüğü belirsiz profiller üretti, inşaatlarda kullanabileceğimiz düzgün profiller neden üretilmedi?Bunu bilen var mıdır?
Talep yok diyorlar...
Nevzat Sayın: Talep olur mu, yaratılır mı? İnanmak zor buna. Bu kapitalizmin vahşetidir. Bulduğu her noktadan ilk andan ne emebilecekse onu emiyor çünkü. Kimsenin başka söyleyecek lafı olamaz.Şimdi artık tabii bir noktaya geldi biraz da depremlerin yarattığı etkilerle biraz ilgilenmeye başladılar. Yoksa bu ülkenin politikasında böyle bir düşünce yoktu ki...
Diğer yandan mükemmel imalatçılar var Türkiye'de. Bunu anlamak da çok kolay,getirsin mimar projesini size göndersin,aday olabilecek müteahhitlerinizi bize bildirin desin, görecektir firmaları.
Böyle düşünmeniz bizleri sevindirdi, çünkü bizde sürekli olarak Türkiye'de çelik yapıyı projelendirecek yetenekli mimar ve mühendis, imalat ve montajını gerçekleştirebilecek nitelikli firmalar sektörü destekleyecek yerli yabancı üretici ve pazarlayıcılar ile yan sanayi kuruluşlarını olduğunu bu firmaların uluslar arası alanda ödüller aldığını açıklıyoruz.
Nevzat Sayın: Kesinlikle böyle bu, çok nitelikli firmalar var Türkiye'de.
Görüşmemizin başında çelik yapıların yangın durumuyla ve maliyetleriyle ilgili sorularınız olduğunu söylemiştiniz, o konudan devam edersek, her malzemede olduğu gibi çeliğin de...
Tüm avantajları yanında yangın ve korozyon gibi iki temel dezavantajı var. Bu biline bir gerçek ve bunun için çelik korunmalı.Sektörümüzde çeliği bu etkilerden koruyacak her türlü malzeme var.Ama bu durum çelik yanar diğer malzemeler kendiliğinden yangına dayanımlıdır gibi aktarılırsa ortada art niyet var demek gerek.
Nevzat Sayın: Bursa Otogarı betonarme idi ne oldu? Yandı Tabii bu konuya tek noktadan yüklenmek anlamsız bir şey.
Bize sürekli 11 Eylül olaylarını, İkiz kuleleri soranlar var da...
Nevzat Sayın: Ama yok o ayrı bir şey, uçak girdi o binalara...
Buradan sonra çelik yapıların maliyeti ile ilgili konuya gelirsek, biz ucuz ya da pahalı kelimeleri ile değil çelik ekonomiktir diyerek bu konuya açıklık getirmek istiyoruz.Çeliğin getirdiği tüm avantajları gözeterek yapılan değerlendirme ile çeliğin ekonomik bir yapı ortaya çıkardığını açıklıyoruz. Yapının alt yapısı %20-30 luk kısmında çelik bir miktar artı maliyet getiriyor ancak diğer avantajlarının kazandırdıklarıyla, örneğin hızlı yapımıyla yapının bütünündeki ekonomikliği sağlayabiliyor.
Nevzat Sayın: Sadece hızlı bitmesi de değil tabii. Şimdi çeliği açıkta bırakmak bir tercih meselesi. Bizim bir projemizde işveren yangın korunması istemedi.Bunu dediği anda bina toplamda çok daha ucuza geldi,Çünkü o binada strüktürel anlamda kullandığınız bir çok şeyi dekoratif olarak da kullanıyorsunuz. Binada kolonlar açıkta kaldı, tavanın trapez sacları açıkta kaldı, bütün makasları gördüğümüz bir yapıya işveren onay verdi, kaba yapıyı yaptığımızda yapı zaten bitmişti ve kesinlikle daha ucuz bir yapı oldu. Zaten ince yapı elemanları sıva, şap , kaplama malzemeleri de kullanmak durumunda kalmadık.Ancak yangın dayanımı devreye girince bir miktar pahalı oldu ama bize göre bu da göze alınabilir bir pahalılıktır diye düşünüyorum. Proje iyi detaylandırılırsa, çelikle düşündüğünüzde daha pahalı çıkacağını düşünmüyorum. Çelikle düşünmeye başlayınca toplamda daha pahalı olacağına inanmıyorum.
Peki alışkanlıklar konusunda ne düşünüyorsunuz? Yerleşmiş bir malzeme alışkanlığı var ve bu ülkede de alışkanlıkları değiştirmek hiç kolay bir şey değil.
Nevzat Sayın: Asıl sorun da burada zaten. İşte en zoru bu . Sosyal psikolojiye giriyor bu .
Yani üzerinde ne kadar konuşursak konuşalım bir sonuca varamayız... O zaman deprem konusuna geçelim. Deprem ülkesindeyiz ve çelik malzeme depremlerde önemli kazanımlar getiriyor. Ne demek istersiniz bu konuda?
Nevzat Sayın: Çok basit bir şey, hafif yapılara doğru gitmek zorundayız ve çelikten başka da bir şansınız yok. Ama biz bunu bir iki yapıda test ettik, iyi bir yapıyı da betonarme yapının ağırlığına getirebiliyorlar. İşte daha önce konuştuğumuz betonarme gibi düşünme mantığıyla iki malzemenin kilogram ağırlıklarını karşılaştırmak meselesi….Karşılaştırılabilir hali kalmıyor o zaman. Yoksa elbette depremdeki davranışı tartışılmaz daha iyi.
Sizin çok zamanınızı aldık, yoğun temponuz içinde bize zaman ayırdığınız için çok teşekkürler. Son bir soruyla ayrılalım biz, sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Geleceğin mimarlarına neler söylemek istersiniz?
Nevzat Sayın: Bence çok parlak sektörün geleceği. Mimarlarımıza da malzemeyle birlikte düşünmelerini, bu malzemelerden en önemlilerinden birinin de çelik olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Her dönem kendi döneminin özelliklerini taşıyan yapılarla oluşacaksa bu dönemin en önemli malzemelerinden birinin çelik olduğunu bilmeliler. Üstelik de çeliğin 100 küsur yıldır çok iyi biçimde kullanım alanı bulduğunu düşünmelerini istiyorum.Christal Palace, Eyfel gibi işleri düşünürseniz bugün bile cesaret edilmesi çok kolay olmayan kullanım alanları olduğunu biliyoruz.Dünyada da çeliği çok iyi yapabilen birkaç ülke ve; Fransa ve İngiltere. Çünkü bu ülkeler sanayi devrimini yaşayan ülkeler.Onun için Christal Palace gibi bir yapıyı çıkartabiliyorlar. Geleceğin mimarlarının bütün bunları iyi değerlendirmeleri gerek.