10.08.2010
İrfan BALİOĞLU: “Çeliğin Yıldızı Parlayacak”
Türkiye' nın yapı sektörünün önemli bir ismi, İrfan Balioğlu ile sohbetteyiz bu sayımızda…Balioğlu ve Balkar Mühendislik adı sektörünün yakından tanıdığı isimler.İstanbul'un yüksek yapıları, prestijli inşaatlarının bir çoğunda Balioğlu'nun imzası var. Yıllarını mesleğine adamış İrfan Balioğlu'nun yapısal çelik sektörüne bakışını bizler çok merak ettik. Laf lafı açtı, konu konuyu getirdi sohbetimiz başta belirlediğimiz saatleri aştı. Umarız sizler için de keyifli olmuştur.
Türkiyede'ki yapısal çelik sektörünün gelişimini takip edebiliyor musunuz?Sektörün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi her şeyden önce betonarme yapının geçmişten gelen alışkanlığı var herkesin üzerinde, İnsanlar bir yapıyı başka bir malzeme ile çok daha uygun ve ekonomik olarak yapılabilecekken betonarme yapmayı tercih ediyorlar.
Bunun biraz bilgisizlikten kaynaklandığını düşünüyorum çünkü onlara kimse yığma yapının da ahşap ya da çelik yapının da en az betonarme kadar güvenli ve ekonomik olduğunu, yerinde ve uygun yapılırsa en az betonarme kadar güzel olduğunu söylemiş anlatmamış Böyle olunca tabii insanlar yapı yapmaya niyetlendirdikleri zaman ilk akla gelen betonarme oluyor. Bu da geçmişten kalan bir alışkanlık diye düşünüyorum.Çelik bizde sanayi yapılarında geniş açıklıkları geçmek için kullanılır diye algılandı.Kullanım yerleri genelde buydu. Çok katlı yapı, ofis yapıları ya da konuta gelinemedi. Gelinememesinin temel nedenlerinden biri bence ülkemizde çeliğin hala betonarmeye göre pahalı olmasından kaynaklanıyor. Hele bunun üzerine yangın güvenliği de eklendiği zaman örneğin betonarmeye göre maliyet önemli ölçüde artıyor. Bunlar insanların çeliğe sıcak bakmasını önleyen nedenlerin başında geldi. Bundan 10 - 15 yıl önce olsaydı malzeme bulunamamasını da söylerdim ama artık böyle bir şey söz konusu değil tabii. Türkiye'de artık çelik malzeme konusunda istenen malzemeyi, fiyatı biraz pahalı da olsa alabiliyor, bulabiliyorsunuz. Malzeme artık sorun olmaktan çıktı Türkiye'de. Yine eskiden olsa çelik imalat fabrikaların azlığından şikayet ediyor olabilirdik ama artık bu da kalktı, bunun için çok iyi gelişmeler oldu Ankara, İstanbul 'da, Bursa'da Adana'da çok iyi çelik fabrikalarımız var artık. Bunlar yaptıkları şeyleri Avrupa'ya bile ithal ediyorlar, kalite açısından da iyi yerlere gelindi. Bunlar önemli gelişmeler. Bize gelen projelerde kimi zaman bu firmalardan da teklifler alıyoruz, o vesile ile de çoğuyla tanışıyoruz.Soyadı çelik olan çelik tesisleri çok güzel şeyler yapıyorlar, biliyoruz. Ayrıca hafif çelikle ilgili çok hoş gelişmeler var. Son dönemde onlar bayağı öne çıktılar.Bunlar çelik-beton arasında maliyet farkını da daha aşağılara çeken gelişmeler kaydettiler. Konut türünde pahalılaşmadan çelik yapabiliyorlar,Yani Türkiye'de çeliğin önü açık görülüyor.
Yapısal çelik sektörünü takip ettiğiniz anlaşılıyor sözlerinizden, sizin de söylediğiniz gibi oldukça teknoloji yoğun bir alan ve her geçen gün yeni teknolojiler çıkıyor, bu gelişmeler dünya ile aynı anda Türkiye'de yansıyor.Isıdan etkilenen çeliğin korunması için de çok büyük çalışmalar yapıldı, yeni teknolojilerle bu soruna çareler bulundu. Acaba bu sistemler yeteri kadar bilinmiyor mu Türkiye'de de çelik hep yangın konusu ile birlikte konuşuluyor?
Mutlaka gelişmeler oldu ama yine de örneğin yangına bir saat dayanıklı bir çelik yapı elde etmek için harcanan para çeliğin öz maliyetinin yanında önemli bir rakam tutuyor. Bu rakamlar aşağılara doğru indikçe, beton-çelik arasındaki büyük fark ortadan kalkacaktır diye düşünüyorum. O zaman çeliğin tercih edilmesi artabilir.
Siz ilk çelik projenizi ne zaman yaptınız?
Geçmişte de oldu hala da oluyor çelik projelerimiz. Hatta 4-5 ay evvel Kazakistan'ın Almaata şehrinde 33 katlı bir çelik yapının projelerini hazırlamaya bagladık, az daha olacaktı ama yapının yeri bir fay hattı üzerinde olduğu için Almaata Sismoloji Enstitüsü yapılmasını engellediği ve olmadı
Çelik taşıyıcılı bile olsa izin vermediler mi?
Biz orada fay hattı üzerinde olması dolayısıyla yapının çelik yapılmasını uygun gördük, çelik olarak çalışmalara başladık ama proje iptal olduğu için kaldı. Şimdi sadece çelik depreme dayanıklı diyemeyiz ama….
Yok zaten biz de böyle bir şey söylemiyoruz… Söyleşimiz sırasında sizinle zaten deprem ve çelik yapılar konusunu konuşmak istiyorduk fakat konu burada açıldığı için şimdi konuşalım dilerseniz.
Mevcut şartnameler uygun olarak yapılmış her tür yapı depreme dayanıklıdır.
Bizler de aynen sizin gibi düşünüyoruz.Fakat yapısal çelik malzemesinin deprem karşısında insanoğluna diğer malzemelere oranla biraz daha özel avantajlar yarattığı da inkar edilemez herhalde.
Tabii en azından yapı hafif oluyor, bu da deprem açısından oldukça önemli bir avantaj. Bakın ben şunu söylemek istiyorum; daha önceki yıllarda, eskiden şöyle kurallarımız vardı; bilmem kaç kata kadar betonarme yapılır sonrasında çelik yapılar ya da şu kadar açıklıkta şu malzeme bu kadarda bu malzeme uygundur diye, ama artık olay böyle değil, Bazen 30 katın altındaki bir yapıda proje çeliği hale getirebiliyor, bazen de yapı 60 katlı bile olsa betonarme olması daha uygun hale gelebiliyor. Şablonu yok artık bu işin. Kat adedi açıklık beton ya da çeliğe yönlendirmiyor insanları, yönlendiremiyor. Projeye mimarla birlikte bakıp ona göre karar vermek gerekiyor.
Aslında bir çok noktada dernek görüşü sizin görüşlerinizle örtüşüyor. Bizler de proje hangi malzemeye uygunsa o malzeme ile yapılması, fakat çelik uygunsa da çelikten kaçınılmamalı diyoruz. Derneğimizin bir önceki sayısında mimar Can Elgiz ile söyleşi yaptığımız zaman projelerinde sizinle çalıştığını, projelerin çelik y da diğer malzemelerden olmasına sizin karar verdiğinizi söylemişti. Mimar ve mühendis uyumu özellikle konu çelik yapı olunca çok daha fazla önem kazanıyor galiba.
Çünkü konu maliyete geliyor. İş Bankası'nın binasında ben Tepe İnşaat'taki arkadaşlarla çalıştım. Yapıyı hem betonarme hem de çelik olarak düşündük. Betonarme ile çelik arasında ciddi maliyet farklılıkları oldu, bir de yangın güvenliğini katarsanız arada ciddi bir uçurum oluyor, o zaman o insanlar bu maliyeti göze almadılar ama şimdi Hattatlar bu maliyeti göze aldı ve çelik olarak devam etti.Bu bir karardı, yatırımcı öyle karar verdi. Böyle mal sahibi pek bulamazsınız. Nihai kararı da mal sahibi veriyor. Bu farkı Hattatlar kabul etti ve İstanbul'da ilk çelik kuleyi yapacağım diyerek çelik olarak devam etti ama Can Elgiz bunu yapamazdı, arsayı yüzde elli ile alıyordu,ticari bir yapıydı ve zar zor satıyordu.
Konuşmamız hep geldi çeliğin maliyetinin fazla olmasıyla noktalandı. Yurtdışında biliyoruz ki çelik çok kullanılıyor onlar farklı bir maliyet hesabı mı yapıyor acaba? Ne dersiniz?
Oralarda betonarme inşaatın Türkiye'dekinden çok daha pahalıya mal olduğunu duyuyorum. Çelik malzemesini de Türkiye'den daha ucuza mal ediyorlar herhalde. Çelik imalathaneleri, atölyeler daha uygun fiyatlarla imalat yapabiliyorlar. Oralarda çelik lehine avantaj, betonarmelerde dezavantaj var. İşçilik az, makinelerle yapıyorlar. Bir de çeliğin hız avantajını iyi kullanıyorlar. Yapıyı daha kısa sürede teslim ettiğinizde sırf kiradan kazanç elde etmeye başlıyorsunuz. Bunlar çok ciddi bir avantaj. Bir yıl önden binayı bitirirseniz, siz binayı pahalıya bile mal etseniz yine kardasınız, Bir de şuna değinmek istiyorum, iş sadece maliyet hesabı değil Türkiye'de . Demin mimar-mühendis uyumu dediniz, bundan 10 yıl kadar önce Irak'ta proje aldık, hepsi çelikti ama mimar arkadaşlarımız çelik yapının giydirilmesi konusunda çok sıkıntı çektiler.
Detay çözümlerinde sorun yaşadık. Belki o yapıları betonarme yapsaydık çok daha çabuk yapabilecektik. Şu anda da çelik ince yapı elemanlarını bilmek, kullanmak galiba alışılmış betonarmeye göre biraz daha zor. Bir uğraşı gerektiriyor.
Bu kadar zor mu gerçekten çelik?
Şu var hesaplamak çok zor değil de çizimi için özel insanlar gerekiyor. Yani bir betonarme teknik ressamını bir yılda yetiştirebiliyorsunuz ama çelik için elemanı birkaç yıl çalıştırmanız gerekiyor. Çelik projesi pahalı derken durum bu..
Sizin zamanınızda nasıl bir çelik eğitimi vardı?
Biz Fahrettin Hoca (Ardan) ve Yalman Hoca'dan (Odabaşı) dersler aldık. Beton,çelik bunların hiçbirini mezun olduğunuz zaman zaten hemen çizemezdiniz. Eğer olur diyorlarsa yanlışlık var bu zaman içinde, bu işi yapmış olan insanların yanında çalışarak öğrenerek yaparak bu hale gelir.
Size gelen yeni nesil mezunları nasıl buluyorsunuz?
Genelde zayıflar ama çok hevesli arkadaşlar var uzman arkadaşlarımız hevesli öğrenci arkadaşlarımıza yardımcı olmaya çalışıyorlar.Genç arkadaşların açıklarını artık bilgisayar programları kapatıyor ama bilinçli olmalılar. Bilgisayarlara tamamen güvenmesinler, Buna kanmayın diyorum mutlaka.
Programlar güvenilir de o programlara bilgi girişini de insan yapıyor, bunu unutmamaları gerekiyor.
Biz Türkiye'de çelik yapıların tanınması ve yaygınlaşması için çalışmalar yapan bir derneğiz. Bu amacımız doğrultusunda yapı sektörünün hemen her kamu-özel kurum ve kuruluşu ile iletişim içinde olmaya çalışıyoruz. Mesela Hazır Beton Birliği'ne ziyarete gittik ve çelik-beton kompozit yapıların Türkiye'de yaygınlaşması için ortak çalışmalar yapabileceğimiz teklifinde bulunduk. Siz de bir söyleşinizde 1999 depremlerinde İstanbul'u hazır beton kurtardı diyorsunuz. İstanbul yine deprem bekleyen bir şehir, sizce bu depreme hazırlıkta kompozit yapılar önem kazanabilir mi?
Çok iyi bir teknoloji, Türkiye'ye de uygun olur. Tereddütsüz uygundur derim çünkü ekonomik en başta.Bunu altını çizerek söylemek isterim ki , başta ekonomik olacaktır.
Yani İstanbul'u çelikle kurtarabilir miyiz?
Şimdi şöyle düşünelim; betonarmede kum,mıcır, çimento geliyor orada üç-dört kişi karıştırıyorlar, bir yandan da su katıyorlar, buradan çıkacak olan beton o kişilerin karışımında gösterdikleri hassasiyete bağlı, isterse malzemeler en iyisi olsun, hiç fark etmiyor.Dolayısıyla beton kalitesi betonu karıştıranların hepsinin emeğine bağlı, yanlışlık olasılığı o kadar çok ki çelikte ise böyle değil, malzeme fabrikada kontrol edilebilir bir şekilde üretiliyor, kişilere bağlı riskler yok gibi.Bu çok önemli bir şey, Betonda her aşama insan elinde yapılıyor çelikte ise son aşamada montajda insan faktörü var çelik daha iyi bu anlamda tabii.
Yapısal çelik sektörüne neler önerirsiniz?
Rakamları aşağı çekerlerse çelik Türkiye'de patlar. Malzeme maliyeti ve yangın güvenliği için alınacak tedbirler daha iyileştirilebilirse önü açık bu sektörün. Hemen her yapımcının soracağı ilk soru kaça mal olacak diye başlıyor. Çelik bu yüzden daha en baştan eleniyor. Daha farklarını saymaya başlamadan yatırımcı bu şıkkı eliyor. Fakat yine de sektör önemli gelişmeler kaydetti ve devam da ediyor. Televizyonda bir star seçmek için yarışma düzenlenmişti ve jüri Türkiye'deki yapısal çelik sektörü için aynı sözü söylemek istiyorum: Çeliğin yıldızı parlayacak.