Yayınlar > Çelik Yapı Sohbetleri
10.08.2010
Elif ÖZDEMİR: “Mimarlığı sadece proje çizmek değil de yapıyı yapmak gibi de algılamak gerekiyor.”
Elif Özdemir 20 yıllık mimar ama ilk çelik yapısı olan Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü projesi ile Avrupa Yapısal Çelik Birliği'nin Ödüle Değer Çelik Yapı Projeleri arasına girmeyi başardı, ödüle değer bulundu. Nis'e gitme hazırlıkları içinde olan Özdemir ile mimar gözüyle
çelik yapılara baktık, Türkiye gerçeklerini konuştuk.
Biraz tanıyalım sizi, mimarlık eğitiminizi nerede aldınız, neler yaptınız bu zamana kadar?
Elif Özdemir: 1985 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden mezun oldum. O yıldan bu yana çeşitli bürolarda çalışıyorum. Dönem dönem kendi ofisimi açtım, kapattım. 20 yılı bitirdim meslekte ve hemen hemen her tür projede yer aldım. Uygulama süreçlerinde, bazen avan projelerde… Bunlar konut oldu, fabrika oldu, otel ya da kamu yapıları oldu. Katıldığım ve derece aldığım yarışmalar oldu. Son dokuz yılım Data İnşaat'ta proje koordinatörlüğü yaparak geçti. Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nü de bu ekipte yaptık. Şu anda Plan A'dayım. Burası benim üç ay önce kurduğum kendi şirketim.
Biz sizin çelik yapılar üzerine görüşlerinizi almak istediğimiz için sormak istiyorum, nasıl bir çelik eğitimi aldınız Mimar Sinan'daki öğrencilik yıllarınızda?
Elif Özdemir: Üniversitenin şu anki halini bilemiyorum, ama bizim dönemimizde statik ve betonarme derslerinde çelik yapılar diye bir konu geçerdi. Ayrı bir Çelik Yapılar dersi yoktu. Bu nedenle kapsamlı bir çelik eğitimi aldığımı söyleyemem üniversitede. Hatırladığım İTÜ'de zorlu bir dersi olduğu.
Öğrencilik döneminizde hiç çelik projesi çizmiş miydiniz?
Elif Özdemir: Evet. Bir çocuk tiyatrosu projem vardı, onun içinde bazı farklı hareketli mekanlar yaratmak için çelik kullandığımı hatırlıyorum. Fakat bütünüyle çelik projem olmadı.
Bilgi Üniversitesi Dolapdere kampusü binalarından önce çelik projeleri içinde oldunuz mu?
Elif Özdemir:Hayır. Bazı bölümlerinde çelik kullandığımız projelerimiz olmuştu ancak; taşıyıcı sistemi bütünüyle çelikle çözülmüş bir projem olmamıştı.
İlk çelik projenizin, Bilgi Üniversitesi yani… Bize bu projenin öyküsünü anlatır mısınız? Nasıl karar verdiniz yapıyı çelik olarak yapmaya, ilk kez çelik bir projenin içine girmek sizi kaygılandırdı mı? O serüveni biraz anlatır mısınız?
Elif Özdemir: Binanın çelik strüktürle çözülmesini esasen biraz kışkırttığımı söyleyebilirim. Bu projenin çelik olması zorunluydu, bu açık. Ben bu zorunluluğu oluşturan her türlü nedeni proje grubu olarak kendi firmamım önüne koydum. Aynı zamanda uygulama grubundaki ekibimin önüne koydum ve işveren olarak Bilgi Üniversitesi'nin önüne koydum, onları ikna ettim. Bunu neden yaptım? Dolapdere Kampüsü'ndeki ilk binayı da çelik olarak yapmıştık. Eski bir fabrika binasını bir eğitim yapısına dönüştürmüştük. Binaya girdiğimizde karşılaştığımız koca bir hangarın içinde çelik taşıyıcılarla yeni mekanlar yatay ve düşey sirkülasyonlar inşa etmiştik. Bu binada yaptığımız renovasyon oldukça beğenilmiş ve o dönemde 8. Ulusal Mimarlık Sergisi Yapı ve Yaşam Çevresi ödülü almıştı.
Çelik kullanımının yapıya getirdiği dinamizm ikinci projede de çelik kullanma fikrinin başlangıcını oluşturdu.
İşveren ne istiyordu da ikna ettiniz onları?
Elif Özdemir: Onlar bir şey istemediler doğrusu alışılmışın dışında bir bina yapıyorsanız elbette nedenlerini açıklamanız gerekiyor. İkna süreci yaşanıyor. Bu çok zor olmadı. İlk binada üniversitenin kendi konseptine uyan o dinamik duruş hoşlarına gitmişti. Öyle bir mekanı kullanıyor olmaktan memnunlardı. Bunun çelikle daha mümkün olabileceğini gördüler.
Bu proje mimari kararlar teknik zorunluluklar ve zaman problemi üzerinden şekillendi. Uygulama süremiz oldukça kısaydı. Zeminde ıslah çalışması yapmamıza rağmen hafif bir üst yapı yapmak gibi statik bir zorunluluğumuz vardı. Çelik yapı yapma kararı mimari yaklaşımın tercihlerini de kolaylaştırmıştı. Bölgedeki oldukça karmaşık yapı örgüsüne kendi parçalanmışlığıyla katılan, hafiflik hissi veren bir bina yapma isteği çelik strüktürle daha da mümkün hale geldi. Çelik strüktür iç mekanda zenginlik yaratırken tüm elektrik ve mekanik tesisatın kolaylıkla çözülmesini de sağlıyordu. Üniversitenin değişen mekan gereksinimleri yapmak daha kolay olacaktı.
Proje aşamasında neler yaşandı, Türkiye'deki mimarlık çevresi çelik projelerinin zor olduğunu düşünüyor, sizce de zor mu çelik projesi?
Elif Özdemir: Çelik projesi yapmak zor; ancak çelik projesini hazırlayan mühendislerle bir dil birliğine varmışsanız da çok kolay. Projemizin en büyük şansı da budur. Benim kişisel kazancım Necatı Çeltikçi gibi bir mühendisle çalışmak oldu.Tamam, çelik yapmaya karar verdim,bilgim var, malzeme katoloğları var ama çelikten nerde nasıl faydalanabilirim? Nerelerde beni zorlar? Diğer bütün projeler, mimari mekanik elektrik projeleri… hepsini düşünmek zorundaydım. İlk avan projeyi hazırladıktan sonra statik proje ekibine ve imalat yapacak ekibe karar verdik. Mühendisimizin Necati Çeltikçi imalatçı firmamızın Tabosan olması bu ekiplerin uzmanlığı projenin şansı oldu.
Mimarlar projenin mühendise gittiğinde değiştiğinde söylerler, sizde böyle olmadı mı?
Elif Özdemir: Olmadı, Mühendisimiz Necati Çe4ltikçi'ye verdiğim proje çözülebilir bir projeydi ve o da benim istediğimi yapabildi. Necati Bey mimari konsepten ödün vermeyen bir çelik projesi çözdü. Verimli geliştirici bir dil birliği yakaladık.
Mimari detaylarda, yalıtım sorunlarının üstesinden gelmekte zorlandınız mı?
Elif Özdemir: Başından beri bir çelik bina yapalım, yüzünü giydirelim diye düşünmedim. En önemlisi buydu. Strüktür zaman zaman okunmalı, zaman zaman da kapanmalıydı. İç mekan hareketliliği boşluklar mekanların güneşle ilişkisi cephede istediğim hareketliliği sağlıyordu. Yapı kontur gabarisiyle cephesini oluşturuyordu. Bu şu anlama geliyordu. Cephedeki yalıtım problemlerini çözeceksiniz. En çok kabusu buralarda yaşadığımı söyleyebilirim. En çok araştırmayı da bu aşamada yaptık.Yurt dışındaki örneklere projelere baktık. Bu projeleri uygulamaları yapan firmalarla konuştuk. Bu araştırmaların sonucunda çıkabilecek sorunların üstesinden gelebildik.Yabancı dergilerden uygulama yapan firmaların kataloglarından bire bir bazı nokta detaylarını konuşarak yaptığımız çalışmalarda bazen nelerin göz ardı edilebileceğini nelerin olmazsa olmaz olduğunu yeniden kurguladım.Sonuçta detayda binayı doğru çözdüğümüzü düşünüyorum. Bu ısı - su yalıtımı olabilir. Yangın durumu olabilir, bütünü başarıyla çözdük.
Biz öğrenci yarışmalarımızda bile mimar ve mühendisin birlikte, bir ekip olarak çalışmasını istiyoruz. Çünkü başarılı bir çelik yapının iyi bir ekiple ortaya çıkabileceği açık. Sizin nasıl bir ekibiniz oldu.
Elif Özdemir:Evet bu bir ekip işi. Sözünü ettiğim ekip mimari-statik-mekanik-elektrik projeyi hazırlayan bütün malzeme araştırmalarını yapan ve uygulayan tek bir ekip Dolayısıyla projenin tümüne bir hakimiyet var. Yaptığınız mekanı nelere önem vereceğinizi biliyorsunuz.Proje ve uygulamayı aynı ekibin kotarması sorunları en aza indiriyor. Birbirinden bağımsız grupların çalışmasında sorun olabiliyor. Bütün bu araştırmayı yaparken şunu gördük ki malzeme eğer ezberlenmemişse kolay uygulanabilirliği yoksa hiçbir firma kendini zorlamıyor.Biz burada tüm iş kalemlerinde kendimiz ekip oluşturarak uygulamayı gerçekleştirdik.
İlk çelik projeniz, 20 yıllık bir betonarme proje alışkanlığınız var bu alışkanlığı kırmak kolay oldu mu?
Elif Özdemir: Zor olduğunu söyleyemeyeceğim. Mimari bürolar açısından çeliğin olanaklarını bilmemekten kaynaklanan bir şey bu. Bu durum mimari büroların tek başına aşabileceği bir şey de değil. Bu konuda statikçi arkadaşlarımızın mimarların ufkunu açması gerekiyor. Çelik yapılarda mimar-mühendis birlikteliği çok önemli. Örneğin ben bu projede Boşluğa bir kutu koyalım. Dediğimde aklıma o kutunun iki tarafını kiriş gibi çalıştırmak gelmemişti. Necati Bey bunu önerdi. Üç metre yüksekliğinde çözülen kirişler kutuların boşlukta narin bir strüktür olarak görünmesini sağladı. Mimari proje çelik projesinden gelen çözümlerle kendini olgunlaştırdı.
Maliyetler nasıl gerçekleşti? Çelik yapıların pahalı olduğu öne sürülür, pahalı mı oldu gerçekten?
Elif Özdemir: Genel olarak toplamda hayır, çelik tek başına strüktür olarak kaba inşaat olarak pahalı değil. İnce yapıya geçtiğinizde sizin niyetinize bağlı.Örneğin bir betonarme yapı yaparsınız, giydirirsiniz, yapınız betonarme yapı gibi seçimleri maliyetleri değiştiriyor.Çelik biraz daha endüstriyel yapı malzemeleri gerektiriyor. Biraz da uzmanlık istiyor. Söylemek istediğim çeliğin hakkını vermek zorundasınız. O nedenle totalde baktığınızda çelikle betonarme arasında fark ortaya çıkabilir, bu da sizin o binayı nasıl tasarladığınıza bağlı.
Yine en çok dile getirilen konu olan çelik yapıların yangın dayanımı konusunda neler yaptınız?
Elif Özdemir: Çelik yangın konusunda önlem alınması gereken bir malzeme ve biz de öğle yaptık, önlem aldık. Çeliği ya tümüyle kapatacaksınız ya da koruyacaksınız. Bu yapıda yangın algılama ve sprinkler sistemi mevcut Tüm yapısal çelik elemanları koruyucu boya ile boyandı.Çeliğin gerektirdiği her tür koruma önlemleri aldık.
Çelik yapıların estetik değerini en çok reklam sektörü anlıyor. Türkiye'deki çelik yapılar neredeyse plato gibi iş yapıyor.Burada böyle bir şeyler oldu mu?
Elif Özdemir: Evet. Görebildiğim kadarıyla reklam filmleri sizi filmler sinema filmleri haber programları çekildi.
Siz çeliği sevdiniz mi? Malzemenin hangi özellikleri etkiledi sizi?
Elif Özdemir: Hafifliği diyebilirim. Estetik plastik bir malzeme olması çizgisel mekan yaratma kolaylığı beni etkiledi. Yüzeydeki parçalanma isteğimin çelik strüktürlerle karşılanabilir olması bana iyi geldi.
Neden yaygınlaşmıyor Türkiye'de çelik yapılar sizce? Mimarlar neden çelik malzemeye ilgi göstermiyor?
Elif Özdemir: Çelik, projesiyle uygulanmasıyla uzmanlık gerektiren bir konu En önemli neden bu. Uzmanlıktan kastım da bir yapı için proje çizdirmek istediğinizde betonarmede 5 liraya yaptırıyorsanız çelikte bu 25 liradır. Çelik projesi çizdirmek pahalı bir iştir, uzmanlık gerektirir. Diğer yandan çelik mühendisleri de çok az. Bu işi yapabilen uzman olan ekip sayısının fazla olmadığını biliyorum. Bu proje tarafı Betonarme projeyi herkes eline alıp yapı yapabilir. Hatta bazen proje bile olmadan yapılabiliyor.
Ama çelik böyle bir yapı tarzı değil.
Bu yapıdan önce diğer projelerimizde de küçük çelik işlerimiz oldu, birlikte çalışmalar yaptığımız çelik atölyeleri vardı şantiyede kaynaklı çözümler ve özel noktalarda cıvatalı çözümlerle yapardık işi Çatı yapacaksak da daha büyük firmalara giderdik ama böyle koca bir binayı çelik yapalım dediğiniz zaman o zaman gerçekten cnc tezgahları olan fabrikada imalat yapan firmalarla çalışmak zorundasınız. Bu da pahalı bir iş Bence yaygınlaşmamasının temel nedenleri bunlar.
Mimarlık vizyonu olan insanların yapabileceği bir meslek olmalıdır. Sanıyorum. İçinde yaşadıkları ortamlara yön verirler. Neden Türkiye'deki mimarlarımız bu kadar işin kolayına kaçmayı tercih ediyor sizce ve sadece betonarme projeleri koyuyorlar önümüze?
Elif Özdemir: Çok kolay ama betonarme. Betonarme projesi çizmek projelendirmek yaptırmak kolay Çelik projeye girdiğiniz zaman bütün bu süreçleri yaşamak ve sonuna kadar da başında olmak zorundasınız. Bütün uygulamayı denetleyecek baştan sona geri dönüşlerle içinde olacaksınız, böyle bir işe girerseniz böyle bir maceraya atılırsanız bunu yapmak zorundasınız.Ama sizden sadece bir ruhsat projesi istenmişse yapmazsınız.Çünkü projenin nereye varacağını bilemezsiniz.
Siz tekrar böylesine güzel çelik projelere imza atacak mısınız?Yoksa kaçacak mısınız çelikten?
Elif Özdemir:Hayır kaçmam. Çelik yapmaya dair ilk korkularımı atlattım. Kabuslar yaşadık ama sonucun başarılı olduğunu görmek sadece ödüllerle de ilgili değil doğru bir bina yapmak sorunları çözmek kullanıcının memnuniyetini görmek bunlar oldukça sevindirici.
Mimari projelerin elbetteki herhangi bir yerine çelik girebilir.Bu konudaki ürkekliği yok etmek gerekiyor. Mühendisleri çelik çözenleri zorlamak gerekiyor. Onlarla ortaklaşa sonuçlandıracak çok şey var. Proje yapmayı sadece proje çizmek değil de yapmayı yapmak gibi de algılamak gerekiyor.Projenin bir kağıttan ibaret olduğunu düşünmemek gerekiyor. Böyle baktığımızda sadece üç beş malzeme değil bir çok malzemeyi kullanmaya başlayacağımızı düşünüyorum. Ufkumuzun açılacağını düşünüyorum. Detayları zorlamak ve bunları uygulamak en önemlisi bu. Mimarlık bu kadar kolay bir iş olmamalı zaten.
Çizdiğiniz ilk çelik projesiyle Avrupa Yapısal Çelik Birliği'nin Ödüle Değer Projeler arasına girdiniz. Eylül ayında Nice'e gidip projenizi % 60-70 oranlarında çelik kullanan ülke insanlarına %5 lık Pazar payı olan bir ülkeden gelen bir mimar olarak. Ne düşünüyorsunuz?
Elif Özdemir: Çok masumca olduğunu düşünüyorum. Yaptım. Sadece bunu söyleyebilirim. Burada birtakım niyetler vardı o niyetler gerçekleştirildi, sonuç da alında diye düşünüyorum. Ben çok korkuyordum yapının bulunduğu boşluğa baktığımda. Nasıl bir şey olacak diye merak ediyordum.Ama şimdi; soruların doğru sorulduğunu ve doğru cevaplar verildiğini görüyorum. Masumcadan kastım buydu. Yurtdışında gördüğüm ileri teknoloji ürünü pür görüntülü yapılardan hoşlanmamıştım. İstediğim o tür bir yapı yapmak değildi. İnsan elinden çıkmış hissi Masumluğu o anlamda da söylüyorum. Bunaltmayan içinde yürürken ürkütmeyen bir yapı.Nice'te bunları anlatacağım.
Sonuç olarak meslek yaşamımda son 9 yıla kadar hazırladığım projelerin uygulanmasını beklerdim. Çok azında uygulama aşamasında takip edebildim.Ama bu projede ekiptik projeyi oluşturan ve uygulayan kişiler aynıydı. Proje ile uygulama arasındaki mesafeyi azaltmak sonucu başarılı kılmakta önemli bir etken.Elbetteki mimarının sorumluluğunu çoğaltması kaçınılmaz.
YORUMLAR
SİZ DE YORUM YAZIN
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Siz de yorumunuzu ekleyerek sitemizin içeriğinin zenginleşmesine katkıda bulunabilirsiniz.