18 Kasım 2022 Cuma günü hayata gözlerini yuman, Türk Yapısal Çelik Derneğinin 15 yılı aşkın süre başkanlığını yapmış olan Prof. Dr. Nesrin Yardımcı Tiryakioğlu, Yeditepe Üniversitesi tarafından 24 Kasım 2022 tarihinde düzenlenen anma töreni ile anıldı.
Yeditepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünün kuruluşuna 2008 yılından itibaren destek veren ve vefatından saatler öncesine kadar öğrencilerine ders vermeye devam eden Prof. Dr. Nesrin Yardımcı Tiryakioğlu, 24 Kasım 2022 tarihinde, Öğretmenler Günü’nde Yeditepe Üniversitesinde gerçekleştirilen törenle anıldı.
Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç Konferans Salonunda gerçekleştirilen anma törenine, İSTEK Vakfı ve Yeditepe Üniversitesi Kurucu ve Onursal Başkanı, eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Bedrettin Dalan, Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl, Yeditepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Arif Ergin, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı E. Füsun Sümer, Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) Yönetim Kurulu Başkanı ve bir önceki Avrupa Yapısal Çelik Birliği (ECCS) Başkanı H. Yener Gür’eş, Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ece Ceylan Baba, Yeditepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Dr. Özgür Sümer Köylüoğlu ile aile fertleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
TUCSA Yönetim Kurulu Başkanı ve ECCS önceki başkanı H. Yener Gür’eş’in de aralarında bulunduğu konuşmacılar, 18 Kasım 2022 Cuma günü kaybettiğimiz Prof. Dr. Nesrin Yardımcı Tiryakioğlu’nun mesleki kariyeri, özel yaşamı, çelik sektörüne, öğrencilerine ve meslektaşlarına sağladığı katkılarla ilgili kısa konuşmalar yaptılar.
TUCSA Yönetim Kurulu Başkanı H. Yener Gür’eş konuşmasında şunları söyledi:
“Bugün burada bir araya gelmemizin nedeni olan Nesrin Yardımcı Tiryakioğlu’nun tüm sevenleri, sayanları,
Bu çok özel ve güzel anma töreninde hepimiz o çok özel ve çok güzel insanın farklı yönlerinden bahsederek anıyoruz Nesrin hocamızı.
Örnek anne, örnek evlat, kardeşi Yüksel Bey gibi aile bağlarını had safhada önemseyen bir insandı.
‘İnsanlar birbirini yemekte ve seyahatte daha iyi tanırlar’ derler ya, ben de birlikte çalıştığımız 21 yıl boyunca, yapısal çelik konusunda yaşanmışlıklarımızdan, yolculuklarımızdan ve onun bazı özelliklerinden bahsedeceğim kısa kısa.
Önce, tanışmadan önceki iki anısını aktarmak istiyorum:
Özgüven. Yaş 17-18, Erenköy Kız Lisesi’nde Lise bayrağını / flamasını taşımak için bir öğrenci seçilecektir. Aday olan öğrenci Nesrin Tiryakioğlu’ndan daha uzun boyludur. O müdür yardımcısının kapısını çalar ve bayrağı taşımak istediğini söyler. Öylesine kararlı ve özgüven sahibidir ki, bayrağı onun taşımasına karar verir hocası.
İnatçı mıydı? Nakledeceğim ikinci anı da şöyle: Bir gün annesi Bedia Hanım bir olay üzerine “Kızım çok inatçısın” der. Babası: “Hayır o inatçı değil, sadece fikirlerini savunuyor” diye müdahale eder. O rasyonel düşünce sistemine sahipti ve doğruyu kabullenme özelliği vardı. Kararlıydı ama inatçı değildi.
Şimdi, dostluğumuz sırasında gözlemlediğim diğer özelliklerine değinelim.
Doğrucu. Düşüncelerini her ortamda her zaman korkusuzca, açık seçik söylerdi. Hatta bazen ortamı yumuşatma görevi yakın çevresindekilere düşerdi.
Cesaret. Biraz sonra tekrar değineceğim 1999 yılında yıkılan bir okul binasının yerine Tevfik Seno Arda Lisesi için çelik bir bina yapılması projesini Avrupa Yapısal Çelik Birliği ile birlikte gerçekleştirmeye ve Millî Eğitim Bakanlığına bağışlamaya karar vermiştik. Yaklaşık maliyeti 1,5 milyon Euro idi. Dernek kasamızda ise 1,5 Euro bile yoktu. “Yapar mıyız?” dedi. “Yaparız” dedik. O anda protokolü imzalamaya karar verdi. Bu her yöneticinin karar verebileceği, risk alabileceği bir iş değildi.
İnsan sarrafı. İnsanlar hakkında yaptığı yorumlar inanılmaz şekilde doğru çıkardı. Bir kişi hakkında “Buna dikkat et” derse, önünde sonunda o kişinin sorunlu bir yanı ortaya çıkardı.
Seyahat anısı. Bir yurt dışı seyahatte hastalanmış, ateşlenmişti. Ondan sonra annesi Bedia Hanımefendi giderken şu soruyu sorarmış: “Yalnız mı gidiyorsun?”, “Hayır Yenerle ve Meral ile gidiyoruz” yanıtını alınca “Tamam o zaman” dermiş. Yaşı ne olursa olsun anne yüreği böyle bir şey.
Bonkör. İki anlamını da doğruluyor. Birincisi çok iyi kalpli bir insandı. İyilik konusunda “sağ elin verdiğini sol el görmemeli” prensibine uygun olarak ne yaptığı iyiliklerden söz eder, ne de söz edilmesini isterdi. İkincisi ise, Dernek parasını harcarken çok titiz, kendi parasını harcarken eli çok açıktı.
Özenli ve Örnek insan. Hem kendi hem de çevresindekilere saygısından görünümüne ve davranışlarına çok dikkat ederdi. Hasta iken hastalığını belli etmemeye çalışırdı. Herhalde hiçbir öğrencisi onu bakımsız görmemiştir.
Ölçülü bir insan. Hayranlık uyandıran karizmasının ve zarafetinin yanında çok ölçülü bir insandı. Bazen yeme içme adabı, davranışları ve zarafetiyle acaba kökeni Avusturya İmparatorluğu hanedanından mı geliyor diye düşündürürdü insanı.
Mütevazı. ECCS tarafından verilen Charles Massonet Bilim Ödülü sahibi ve çok başarılı bir akademik yaşamı olmasına karşın hiç öne çıkma çabası olmadı, buna ihtiyaç duymadı.
Yine bir gün Karabük’te KARDEMİR Genel Müdürü merhum Fadıl Demirel Bey’i ziyaret ettik. Amacımız Yönetim Kuruluna davet etmekti. Bir ara, büyük bir içtenlikle “Başkanlığı size devredebilirim” dedi. Fadıl Bey de nezaketle şu yanıtı verdi: “Nesrin hocam, farklı disiplinleri kapsayan çelik yapılar konusunda ben bir disiplinin temsilcisiyim. Siz ise tüm disiplinlere eşit mesafede olduğunuz, böylece dengeyi sağladığınız için derneği bugünkü durumuna getirdiniz. Ben sektör için, sizin yanınızda bir nefer gibi çalışmayı tercih ediyorum.” Bu kibar ve tevazu örneği diyaloğu unutamıyorum.
Zeki, sonuç odaklı ve ketum. Son derece zeki ve sonuç odaklıydı. Durumundan şikâyet etmez, varsa sorunları çözer ve konuyu sonuca ulaştırırdı. Şahsi sıkıntıları olmadı mı? Tabii ki olmuştur. Ama belki birkaç sırdaşının dışında bunları duyan, bilen olmamıştır herhalde.
Uluslararası Başarıları. 30. yılını süren Türk Yapısal Çelik Derneğinin 15 yılı aşkın süre başkanlığını yaptı, bu süreçte iki kez (2010 ve 2015) ECCS başkanlığına seçildi, iki uluslararası sempozyum ve bir de 2011’de 40 ülke Bakanının davet edildiği, İpek Yolu’nu çağrıştıran AMECAB (Africa, Middle East, Central Asia, Balkans) “Çelik Yolu” zirvesini gerçekleştirdi.
Daima sevilen, sayılan bir başkan, bir bilim insanı oldu. 2003 Bingöl Depremi sonrasında Brüksel’de ve Luzern’de iki kez depremi ve Türkiye’nin depremselliğini anlattı. Bunun sonucunda, Yönetim Kurulu Başkanı Allan Collins’in “Yanlış yapılaşmadan dolayı çocuklar ölmesin.” önerisi üzerine Türkiye’de bağış bir çelik okul yapılmasına karar verildi. Nesrin Hoca’nın gayretleri sonunda hayata geçirilen okul projesi 1955’te kurulmuş olan ECCS tarafından “60 yılın en büyük projesi” olarak tanımlandı.
PMB Başkanlığı Önerisi. 2012’de ECCS Tanıtım İcra Kurulu (PMB) Başkanı seçilecekti. Nesrin Hoca el kaldırdı ve beni aday gösterdi. İsviçre temsilcisinin olumsuz görüş bildirmesine karşı, bir kartal gibi önerisine sahip çıkan Nesrin Hoca’nın konuşmasının ardından H. Yener Gür’eş oy birliği ile bu göreve seçildi ve 6 yıl PMB Başkanlığı yaptı.
Bir Nesrin Yardımcı Tiryakioğlu daha gelmez bu dünyaya. O bütün güzel yanlarının yanında kendine özgü, emsalsiz, kendi yolunda emin adımlarla ilerleyen örnek bir kadındı, bir rol modeldi.
Bir arkadaştan öte, güvenilir bir dost olan Nesrin, ruhun şad olsun.”
Prof. Dr. Nesrin Yardımcı Tiryakioğlu’nun oğlu Şevki Emre Türkman düzenlenen anma töreninde annesini şu sözlerle andı:
“Ben, oğlu Emre.
Konuşmama annemin bir birey olarak bazı farklı özelliklerine değinerek başlamak istiyorum. Kendisi öncelikle gurur duyulan bir kız evlat, çok seven ve sevilen bir kardeş, evlatlarına hem anne hem baba olmuş güçlü bir kadın, yeğenlerine her zaman destek ve güven veren bir hala, Nesoş Hala ve Teyze vefalı bir akraba, müşfik bir babaanne, kadim bir dost, sırdaş, her kesimden insana karşı yardımsever bir abla, tatlı dilli ve güler yüzlü bir komşu, bildikleriyle yıllardır sayısız genç yetiştirmiş, öğrenmekten ve öğretmekten hiç yorulmamış yenilikçi, aydın bir öğretmen.
O güzel gülüşünle seni uğurluyorum canım annem.
Bu vesileyle öncelikle Baş Öğretmen Atatürk’ü saygıyla anıyor ve tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyorum.
Hepinize geldiğiniz için teşekkür eder, bu anma töreninde emeği geçen herkese ayrı ayrı gönülden şükranlarımı sunarım.”
Anma töreninde son konuşmayı ise Prof. Dr. Nesrin Yardımcı Tiryakioğlu’nun kızı Zeynep Türkman Gülergin yaptı:
“Ben, kızı Zeynep.
Annemi ve ilişkimizi kelimelerle ifade etmem imkânsız, bu ancak yaşanabilir, anlatılamaz…
Eşim Kağan’ın “Başkanı”, kızım Zeynep Su’nun eğlenceli anneannesi, benim ise gurur kaynağım, rol modelim, danışmanım ve son zamanlarda danışanım, sırdaşım ve en iyi arkadaşım olan Nesrin’i her zaman, sevgiyle anacak ve çok özleyeceğim.
Annem yaşsız bir insandı. Her zaman bakımlı, şık ve güzeldi… Aramızda yaşıtları varsa lütfen alınmasın ancak teknolojiyi ve sosyal medyayı kendi akranlarına göre oldukça aktif kullanırdı.
Aynı zamanda futbol tutkunu ve Fenerbahçe aşığıydı. Kayak ve pilatesi de diğer işleri kadar layıkıyla yapabildi… Denizi, güneşi, eğlenmeyi, yemeyi-içmeyi çok seven annem Salep’in ve tüm kedilerin can dostuydu.
Edindiği güzel arkadaşlarıyla hayatını dolu dolu yaşadı ve her şeyi kendi yoluyla yaptı. 70 yaşına girerken koluna yaptırdığı dövmesi, sözleri Paul Anka’ya ait My Way şarkısının nakaratı “I did it my Way” idi.
Şimdi düşününce daha da iyi anlıyorum ki; en sevdiği şarkı sözleri sanki kendi için yazılmıştı.
Hayatı dolu dolu yaşadım
Her yolu baştan sona dolaştım.
Ve dahası, çok daha fazlası,
Hepsini kendi yolumla yaptım!
Pişmanlık mı? Var elbette biraz,
Ama sözü edilmeyecek kadar az.
Hep yapmam gerekeni yaptım,
ve hepsine istisna olarak baktım.
Katılımınız için teşekkür ederim.”
Anma töreni, Prof. Dr. Nesrin Yardımcı Tiryakioğlu’nun fotoğraflarından oluşturulan ve izleyenleri duygulandıran, “I did it my Way” şarkısı eşliğinde video gösteriminin ardından sevenlerinin onun portresinin önüne karanfil bırakmalarıyla sona erdi.
İlgili haberler:
Prof. Dr. Nesrin Yardımcı Ebedi Sonsuzluğa Göç Etti
Prof. Dr. Nesrin Yardımcı Tiryakioğlu’na Veda